Friday, March 09, 2007

İyilik ve Kötülük Kavramları Üzerine Bir Sesli Düşünme

Bir an için kendime, çevremde gördüklerime ve olan bitenlere bakıyorum ve bu beni düşünmeye sevk ediyor.

Bazı şeyleri açıklayabilmek için ihtimallerden yola çıkarak genel yargılara varmaya çalışıyorum..

Her canlıyı ilgilendirdiği kesin olan iyilik ve kötülük kavramları kafamdan çıkmıyor bir türlü.

Düşünüyorum düşünüyorum ve şöyle önermeler yaratıyorum kendi kendime:


1.Alternatif:"Bu dünyada gerçekten iyilik ve kötülük var ve hepimiz bunun bilincindeyiz."

Bunun anlamı şu: Etrafımızdaki insanları ve ilişkilerimizi buna göre ayarlıyoruz.İyi olanın yanında olmaya gayret ediyoruz, zaten hepimiz özünde iyi insanlarız.Evet bazen başımıza felaketler gelebilir, yanlışlıklar yapılabilir, kalbimiz kırılabilir ancak hiçbirimiz kötü niyetli değiliz.Belki sinirlendiğimizde kırıcı olabiliyoruz ama özümüzde hiçbirimizin aklından fesatlık geçmez.

1.Alternatife Eleştiri: Diyelim ki hepimiz özünde iyi, temiz insanlarız.Peki neden ortaya çıkıyor o kadar karmaşa ve baş ağrısı?Neden birileri hep birilerinin kuyusunu kazmaya çalışıyor?Nerede yer alıyor bu çatışmanın kaynağı?Basit bir telefon faturası kuyruğunda bile insanlar işleri çabuk görülsün diye birbirlerini ezmeye çalışıyorlar.Kimse başkasının hakkına saygı göstermiyor..Herkes birbirinin arkasından konuşuyor, insanlar birbirlerinin olumsuz yanlarını ortaya dökmekten zevk alıyor..İyi insanlar olduğumuz için mi unutuyoruz birbirimizi hemen, ancak işimiz düştüğünde hatırlıyoruz?Sokaktaki kızlara atılan sapıkça bakışları ve lafları, karşı cinsi etkilemek için yapılan saçma davranış ve sözleri de ahlaksızlık olarak algılamamak lazım o zaman?Alkol aldıktan sonra saldırgan bir tavır takınmamız, sağa sola zarar vermemiz de kötü niyet ile açıklanabilecek bir durum değil mi?Öyle ya "Şişede durduğu gibi durmuyor" deyip geçebiliriz...Hayatımızın birçok anında ve bir çok yerinde duyduğumuz yalanları da beyaz yalanlar olarak algılasak ve biz de sıkıştığımızda aynı yola başvursak kurtulabilir miyiz dertlerden?



2.Alternatif:" Bir önceki eleştiride yazdığım herşeyden vazgeçtim.Öyle şeyler olmuyor bu dünyada, ben uydurdum hepsini.İyilik ve kötülük var tabi ve herkes hak ettiğini alacak, hem bu dünyada hem de öbür dünyada."

2.Alternatife Eleştiri: "Bu dünyada yapılan bu dünyada kalır" diyip kurtulalım o zaman.(Keşke bu kadar kolay olabilseydi)Bence hala herşey belirsiz ve eğer insanın iyi ya da kötü eylemlerinin karşılıkları var ise bile bunları bilemeyiz..Yaşadığımız daracık coğrafyada bile iyilik ve kötülüğün karşılığı olduğundan emin olamayız..Bir de öbür dünyayı işin içine katarsak durumun içinden çıkamayız..İnançla falan üstesinden gelinebilecek bir mesele değil bu..Öbür dünyada ancak "İyiliğin ve kötülüğün ötesi" var..Ayrıca nasıl emin olabiliriz gözlerimizle asla göremediklerimizden?Bize vaat edilmiş cenneti bekleyelim, sonuçta elhamdürüllah müslümanız, değil mi?



3.Alternatif:" İyilik ve kötülük diye bir şey yok"
Aslında var ama biz görmemezlikten geliyoruz.Daha doğrusu işimize gelmeyen, bize fayda sağlamayan kişi, eylem ve fikirleri bir kenara atıyoruz.O yüzden aslında insanların en ufak bir sebepten birbirleriyle kavga etmesi, sesini çıkaramayanların haksızlığa uğraması falan aslında kötülük ile ilintili değil.Hemen her an karşılaştığımız iğrenç yalanları da kötülüğün dışında bırakmamız lazım..Hayatın normal akışı içinde olması muhtemel şeyler bunlar.Ucu bize dokunan, güvenliğimizi tehdit eden ya da kısaca işimize gelmeyen konularda bir sorun çıkarsa diğer insanları suçlamaktan kaçınmıyoruz ve kötülük kavramı da o zaman ortaya çıkıyor..Dolayısıyla kötü ve kusurlu olan karşı taraf oluyor hep..

3.Alternatife Eleştiri: Galiba böyle oluyor!



4.Alternatif:Duncan Patterson'un çözümüne geldik yine...

2 comments:

Phaedra said...

üzerinde düşününce ne kadar kolay geliyor bazı şeyleri anlamak değil mi? evet haklısın söylediklerinde... peki sence neden olayları yaşarken aklımıza gelmiyor bunlar? neden konuşurken kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyamıyoruz çoğu zaman? bu gibi şeyler iyiliğin ya da kötülüğün neresinde sence?

Çağın Alkın said...

İnsan değerlerini ve hareketlerini mantık kullanarak seçmelidir,
• Bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları vardır,
• Kimsenin bir başkasının haklarına güç kullanarak tecavüz etmeye ya da güç kullanarak ona kendi fikirlerini empoze etmeye hakkı yoktur.
Kollektif beyin diye bir şey yoktur.Kollektif düşünce diye de bir şey yoktur.Bir grup insanın vardığı anlaşma,ya bir uzlaşma,ödün verme sürecidir,ya da bir çok bireysel düşüncelerin bir ortalamasıdır.İkincil önem taşıyan bir şeydir.Birincil eylem yani mantık yürütme süreci;bir tek kişinin tek başına yapması gereken bir şeydir.Yemekleri bir sürü insana paylaştırabiliriz.Ama kollektif bir midede sindiremeyiz.Hiç kimse kendi ciğerlerini başkasının yerine solumak için kullanamaz.Hiç kimse kendi beynini ,başka birinin yerine düşünmek için kullanamaz.Vücudun ve ruhun bütün işlevleri bireysel ve özeldir.PAYLAŞILAMAZLAR ve DEVREDİLEMEZLER.
"Bütün gücümle siyah-beyaz bir dünya anlayışını savunuyorum. İzin verirseniz bunu tanımlayalım. Siyah ve beyaz ifadesiyle ne denmek isteniyor? Bu iyi ve kötü demektir. Herhangi bir şeyi gri veya orta yol olarak adlandırmadan önce siyah ve beyazın ne olduğunu tanımlamanız gerekir. Çünkü gri bu ikisinin karşımından başka bir şey değildir. Bir alternatifi iyi diğerini kötü olarak tanımladıktan sonra ikisinin karışımını seçmenin doğru olduğunu savunamazsınız. Bir kısmında kötülük olduğunu bildiğiniz bir şeyi seçmeyi meşrulaştıramazsınız."
*** Ayn Rand alıntısıdır***