Tuesday, December 16, 2008

Free Falling

Vay vay 4 Eylül'den beri yazmamışım.Hiç bu kadar ara verdiğimi hatırlamıyorum.

Sonuç itibariyle (Ne kadar kestirme bir ifadedir bu) tam tamına 72 günü hiçbir şey yazmaya gerek duymadan geçirmişim.Acaba üretememekten kaynaklanan bir mesele mi bu, yoksa üşendim mi?Belki de gerizekalı Telekom'un sırf internetten futbol maçları linkleri veriliyor diye Blogger'ı kapatmaya çalışması içimdeki hevesi yok etti.Ama nasıl olmuşsa site tekrar açılmış, buna da şükür...

Nostaljik moddayım tam şuanda (Ne zaman olmadım ki)Yarabbim neden özlüyorum ben geçmişi bu kadar?Neden bu kulunu yaşadığı ana sıkı sıkı bağlı biri olarak yaratmadın?Geri gelmeyecek anlara bu kadar özlem duymama neden izin veriyorsun?80'lerin sonunu ve 90'ları geçtiğimiz yıldan daha net hatırlıyorum..Nasıl olabilir böyle birşey?Herşeyin ilki mi güzeldi gerçekten, gözümüzü açıp hayatın gerçeklerinin farkına varmaya başladıktan sonra sürekli bir düşüşe mi geçtik acaba?Ve hala düşmekteyiz galiba, hiçliğin içine doğru...Arada bir bu sonsuz düşüş esnasında bir kol uzanıyor ve bizi güvenli bir yere çekiyor.O anlarda zaman duruyor sanki, eskiden sorun olarak karşımıza çıkan şeyler küçülüyor.Tam sorunlar yok olma aşamasına gelmişken, tam düştüğümüz bu kadar mesafeyi yukarıya doğru tırmanarak kapatabileceğimize inanmışken bizi güvenli yere çekmiş olan kol bizi bir anda tekrar hiçliğin içine doğru serbest bırakıyor."Nasıl oldu, benim suçum ne şimdi bu kadar mı kolay?" ve benzeri soruları sormamıza vakit bile bulamadan her bir saniye yeniden anlamsız, bomboş gelmeye başlıyor."Ama bu sefer emindim, bu benim kurtuluşum olacaktı, yine kendimi kandırdım" gibi söz öbekleri ardı ardına sıralanıyor..Serbest bir şekilde düşmeye devam ediyoruz.Bu hayat oyununda ne yazık ki uçurumun kenarına gelip ayağın kaydıktan sonra bir daha yukarılara ulaşmak imkansız.Ben o uçurumun kenarına bilmem kaç sene önce geldiğimi hissediyorum.Kendi isteğimle gelmedim, farkında olmadan getirildim..Şuan bildiğim şey şu, evet düşmekteyim..Dibe ulaşmak için ne kadar mesafe kaldığını kestiremiyorum ama istediğim, daha doğrusu ihtiyaç duyduğum birşey var...Bu hep böyle gitmeyecek, bir kol uzanıp çekecek beni..O kolu karşımda gördüğüm anda sıkıca sarılacağım ve hiç bırakmayacağım.Hatta kolay kolay yapamadığım bir şeyi yapacağım bu sefer, o bana doğru bir adım atmadan ben ona doğru bir adım atacağım...

Thursday, September 04, 2008

Fahrenheit (The Game)



"Welcome To A New Form Of Video Games"...Fahrenheit'ı yapan Atari firmasının sloganı bu..Bunun ne anlama geldiğini anlamam için oyunun ilk beş dakikasında gördüklerim yetti. Aslına bakarsak uzun zamandan beri bir bilgisayar oyunu hakkında birşeyler yazma ihtiyacı duymamıştım ancak oyun o kadar güzel ki hakkında birkaç satır karalamadan olmazdı..Tek kelimeyle süper ve bir o kadar da alışılmadık bir oyunla karşı karşıyayız sevgili oyunseverler (Pardon kendimi Game Show yazarı zannettim bir an için)

Alper adlı vatandaş "60 YTL verip orjinalini aldım Fahrenheit'ın olum" deyince önce her anlayışsız insanın vereceği tepkiyi verip "Manyak mısın o parayla neler yapılırdı neler, anan gene saçını başını yolacak ay sonu" demiştim. Ama şimdi huzurlarınızda sözlerimi geri alıyorum ve Alper'i verdiği doğru karardan dolayı tebrik ediyorum. Orjinaline verdiğiniz parayı sonuna kadar hak eden bir oyun bu..

Aslında konu çok da orjinal değil. Lucas Kane adlı Amerika'nın sıradan bir bankasında çalışan kendi halinde bir insan evladı, bir anda kendisini kontrol altına alan ilahi bir gücün etkisiyle bir cinayet işliyor. Kendine geldiğinde olup bitenlere inanamıyor, ama artık çok geç tabi..Artık polisten kaçmak ve bu cinayeti neden işlediğini öğrenip vicdanıyla hesaplaşmak zorunda. Bu arada oyunda sadece Lucas'ı yönetmiyoruz. Lucas olarak polisten kaçarken bir yandan da Tyler ve Carla adlı iki polis memuru ile Lucas'ı yakalamaya çalışıyoruz. Yani iç içe ilerliyor hikaye. Güzel fikir!

Oyunlarda hep ekstra serbestlik, tek bi çözüm yolundan fazlasını arama ve bulma isteği duyan bir oyunsever olarak Fahrenheit beni fazlasıyla memnun etti. Oyunda verdiğiniz kararlar kaderinizi ve bunun sonucunda oyunun sonunu değiştiriyor. Düz bir şekilde ilerlemek zorunda değilsiniz. Oyunda karşınıza çıkan karakterlere söylediğiniz her söz, karar anlarında yaptığınız her seçim daha sonra başınıza gelecek olayları olumlu veya olumsuz olarak etkiliyor.

Belki saçma ama oyun içinde gereksiz görünen ayrıntılarla ilgilenmeyi severim. Sıradan objelerle, önemsiz karakterlerle etkileşime girmek hoşuma gider. Fahrenheit'da etrafı kurcaladığımda yapacak birsürü iş buldum..Örneğin tuvalete girmek, kahve içmek, televizyon izlemek, müzik dinlemek, gitar çalmak, hatta kız arkadaşınızla sevişmek gibi...Cinayeti araştıran polisi kontrol ederken arada kafa dağıtmak için basketbol bile oynayabiliyorsunuz. Ve işin güzel tarafı bütün bunları da siz yönetiyorsunuz. Bu şekilde oyun sadece bir oyun olmaktan çıkıyor, farklı insanların yaşam kesitlerini sunan bir hikayeye hatta bir filme dönüşüyor."Oyun değil de sanki film" sözü en çok Fahrenheit'a yakışıyor..

Ayrıca verdiğiniz kararların oyundaki karakterlerin moral durumunu değiştirmesi de çok ustaca düşünülmüş. Hatalı kararlar verdiğinizde karakterinizin morali bozuluyor. Sürekli yanlış işler yapmaya devam ederseniz kontrol ettiğiniz karakter depresyona girip sonunda intihar ediyor. İlgi çekici bir fikir daha..Tabi karakterinizi iyi hissettirecek fırsatlar da etrafta bolca var. Sadist ruhlu biri değilseniz kimse intihar etmek için bir sebep bulmuyor oyunda..

Sözün özü mükemmel bir oyun. Hem de sadece dört disket...Hemen çektirmek için gidin Yazıcıoğlu Pasajı'na...Grand Computer'da 10 oyun çektirene 1 oyun bizden kampanyası varmış...Oyunu oynamak için gerekli kafa ayarını yaparken yıldız tornavida kullanmaya dikkat edin ama...(Nostalji rüzgarları esti bir an)

Thursday, August 14, 2008

Forgive Me For What I Become



" Judge me for who I am
Relieve me for what I am
Remember me for what I was
Forgive me for what I become"

Monday, August 04, 2008

Y Kuşağıyım&90'ları Özlüyorum

80'LERDE DOĞANLARIN 90'LARI ÖZLEME SEBEPLERİ:


1 - O yıllarda 2000'lere geldiğimizde teknolojide neler değişecek, yaşamımız hangi alanlarda kolaylaşacak diye kafa yoruyorduk.Gerçekten iletişim çağı başlayacak mıydı?Günlük yaşamımızda ne gibi değişiklikler olacaktı?Zaten iletişim kurmak daha basit hale gelmeye başlamıştı, Internet hayatımıza girmişti, Mirc gibi nefis bir sohbet programı vardı..Ama insan aklının sınırlarını zorlayacak teknolojik gelişmelerle karşılaşmamız mümkün müydü?Sanal alem gerçekten o kadar fantastik bir yer miydi yoksa herkesin olduğundan farklı göründüğü yalan bir dünya mıydı?İnsanın bilgisayar başından kalkmadan çeşitli işlerini halletmesi mümkün müydü?Bu kadar kolay olabilir miydi herşey?---> Bütün bunları düşünmek insanı heyecanlandırıyordu..

2 - Bilgisayar oyunları teknolojisi nereye kadar ilerleyecekti?Playstation 1'den daha öte bir konsol üretilebilecek miydi?Soul Reaver, Tomb Raider 4, Resident Evil 3, Winning Eleven, Gran Turismo gibi mükemmel oyunların daha iyileri yapılabilecek miydi?O yıllarda kaliteli oyunlar çıkıyordu..Oyun yapımcıları, ilgi çekici oyun konuları bulmakta sıkıntı çekmiyordu.(Sonraki yıllarda oyun konularındaki yaratıcılık gittikçe azaldı, senaryo bakımından birbirinin kopyası oyunlar üretilmeye başlandı)

3 - Yeni bir albüm çıktığında doğruca Akmar pasajına koşardık.Sevdiğimiz grupların albümlerini gördüğümüzde içimizi bir heyecan kaplardı.Maddi durumumuz çok parlak olmasa da kıyıdan köşeden artan paraları biriktirip kaset ve CD alırdık.Hatta bayram harçlıklarımızı bile albümlere yatırırdık.Doğal olarak 90'larda internetten kolayca albüm indirmek mümkün değildi.Müzik dinlemek belli bir emek ve fedakarlık gerektiriyordu..Sentenced, Frozen gibi bir albüm çıkardığında depresif metal müzik adına son noktayı koymuş muydu?Anathema, Tiamat, Rotting Christ, Sentenced gibi grupların Akmar Pasajı'na imza gününe geldiklerini görmek ne kadar heyecan vericiydi..Amorphis'in Tuonela albümü, death metalden uzak olsa da ne güzel bir albümdü..Non Serviam, Şebek gibi rock-metal müzik ağırlıklı dergileri bayilerden çıkar çıkmaz almak ne büyük bir zevkti..Hafta sonu Akmar Pasajı'na girdiğimizde diğer tarafından çıkana kadar kalabalıktan beş dakika bunalmak bile zevkliydi..Her yerde siyah giyinmiş insanları görmek güzeldi..Konuşmasak bile dilimizin ortak olduğunu biliyorduk..Etrafta gerçek anlamda bir metal tayfası vardı..Saçma sapan satanist suçlamalarına karşı koymak egomuzu tatmin ediyordu..İnsanların bize ters ters baktıkları anlarda "Biz burdayız, bir yere gitmeye niyetimiz yok" mesajı vermek bizi güçlü hissettiriyordu..Heavy Metal vardı etrafta..Bu müziği gerçekten dinleyen insanlar vardı..Türk metal müzik tarihinde gerçekleşen ilkler vardı..Overkill, Kreator, Samael, Rotting Christ, Moonspell gibi gruplar konser vermeye gelmişti..Ufak tefek aksaklıklar dışında muhteşem konserler izliyorduk..

4 - Mahalle kültürü diye bişey vardı.Mahallenin gençleri bir araya gelip çeşitli aktivitelerde bulunabiliyordu.Trafikte günümüzdeki kadar araç bulunmadığı için mahalle maçları organize edebiliyorduk.Cep telefonu diye birşey olmadığı halde insanlar kendiliğinden belli noktalarda belli amaçlar uğruna bir araya gelebiliyorlardı..Bir çeşit görünmeyen bağ vardı aramızda..İnsanlar arasındaki ilişkiler yüz yüzeydi, samimiydi...

5 - Bıçkın delikanlıların çoğu Caddebostan, Moda gibi rahat ve huzurlu yerleri keşfetmemişlerdi daha..Arkadaşlarınla oralara gittiğinde etrafta seni rahatsız edecek tipler gezmezdi..Bu kadar insan yoktu piyasada..Sokaklar daha güvenliydi..

Friday, July 18, 2008

MSN İncileri

MSN'de bir tarihte hangi amaca hizmet ettiği bilinmeden yazılan aptal, saçma, şaibeli, tartışmalı ve komik mesajlardan bir seçme yaptım:



11.09.2007

00:04:16

From:earlymorningambulance *Bowiesm

To:Elusive Cure


"Kendini ödeyen telefon geldi."



12.10.2007

00:43:45

From:earlymorningambulance *Bowiesm

To:Elusive Cure


"kapı açılmasını duyunca nası giyindiğimi bilmemne hatırlamıom "





24.12.2006

21:32:59

From:Elusive Cure

To:Bowiesm


"benim babam içerdi sonra televizyonda açık bi film varsa oturup ağlardı"




13.02.2007

12:04:50

From:Bowiesm

To:Elusive Cure, pst


"ben de serhatlara gidip tırnaklarımı kesicem"




13.03.2007

00:59:47

FRom:[c=63]Willow[/c]

TO:Elusive Cure, [u][b]Alreth[/b][/u], Bowiesm *mınçıka


"fly) says (16:51): ooo gülümsemeniz bir harika"






30.06.2007

21:36:55

From:alperbalkis@hotmail.com

To:Elusive Cure

"bu ilaydaya adanmış yeni emesenim"
"bölece emesenden konuşurken aynı zamanda resime bakmaya ihtiyaç duymuorum"




09.11.2007

16:35:24

From:aslan

To:Elusive Cure


"löböf otuz metreden sert ve düzgün bir vuruşla topu kendi filelerine gönderiyor 3-0"





04.12.2007

19:49:59

From:† Pipich - In Christ alone my hope is found! (L)Chubby Chutie (L) - www.myspace.com/bjorgp

To:Elusive Cure


"ur very handsome and sexy"
"rocker"





10.07.2007

00:02:55

From:Elusive Cure

To:Spirit Crusher....., earlymorningambulance *Bowiesm, bonus_witchery@hotmail.com


"bugün can inandım gelip öptü beni lan"






10.07.2007

00:18:47

From:Elusive Cure

To:earlymorningambulance *Bowiesm, bonus_witchery@hotmail.com


"ben senin pause edilmiş filim maceralarını anlatıyomuyum"




26.11.2006

21:11:21

From:cem victorious

To:Elusive Cure


"ve zihni şahinden bir muz orta"




22.07.2008
00:27:20
From:[i](~)Salisbury<๏̯͡๏)>>[/i]
To:Quintessence


"hipodromlardan blues festivallerine..dile kolay"

Thursday, May 29, 2008

Terhisten Sonrası

Bahane arıyorum..Kendi kendime verdiğim sözleri uygulamaya başlamayı ertelemek için bahane arıyorum.Biliyorum, özüm değişmedi.Askerliği onbeş ay bile yapsaydım karakterim değişmeyecekti.(Ki çoğu insan tarafından beş ay askerlik askerlikten sayılmıyor, POŞET'iz biz).Bu süre içinde inançlarımda bir sarsılma olmadı..Sadece hayatı daha fazla sorguladım yeniliklere ihtiyaç duyduğumu farkettim.Yeni başlangıçlara yakın olduğumu hissettim."Neden olmasın?", "Çok geç değil"'ler ile geçti askerliğim..Tabi bunlar bir anda olmadı.Umut ışıkları, karşılaştığım zorlukları aşıp biraz düzlüğe ulaşınca kafamda belirmeye başladı.Biraz ortama alışınca, neyin ne olduğunu anlayınca ve özlem duymaya başlayınca her sabah daha da büyüyen umutlarla uyanıyor oldum..Sahip olduklarımı fark etmeye başladım, buna göre geçmişte "Belki de gereğinden fazla ağladığıma" kanaat getirdim.

Uzadıkça uzayan ve sonunda belli noktalarda birleşen düşüncelerimin ve arzularımın sayesinde hayatımın geleceğimle ilgili kararlar alabileceğim bir noktasında bulunduğumu fark ettim.Gelecek gerçekten birşey ifade ediyordu artık, yaşamaya değer bir hayata sahip olabilirdim.Askerliğin sonuna doğru yaklaştıkça içimdeki heyecan büyüdü, hele son günlerin bir an önce geçmesi, zamanın tükenmesi için kendimce yöntemlere başvurdum.

Ve zaman tükendi..Şafak doğan güneş oldu.Askerliğimin üzerinden bu beş aylık süre zarfında neler yaşadığımı sakin kafayla düşünebilecek ve verdiğim sözleri adam akıllı değerlendirebilecek kadar zaman geçti.Şu an yolun neresinde olduğumu tam olarak bilemiyorum.Kafamdakileri uygulamaya geçirmek konusunda sıkıntı yaşıyorum.Bunda geçirmiş olduğum operasyonun etkisi olabilir..Beş ay neredeyse hiç doğru dürüst dinlenme şansı bulamadan bir de gelir gelmez ağır ilaçlar kullanmaya başlamak bünyeye iyi gelmedi.Kafamdakileri silip atmadım, hatta askerden döndükten sonra yapmaya söz verdiğim işlerden birkaç tanesini yerine getirdim bile..Yeniden girdiğim ortamlarda yabancılık çekmedim, askere sanki daha dün gitmişim gibi geldi.Üstelik arayıp soranım da boldu..Bunlar ruh sağlığı açısından pozitif şeyler..Öyleyse derdim ne şu anda?Sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var..Zaman istiyorum..Zaten kısmen oturmuş olan hayat düzenimin zamanla daha sağlamlaşacağını, bunun yanında hayatımda birtakım yeni başlangıçlar olacağını hissediyorum.Olacak birşeyler ama ne zaman olacak onu bilmiyorum..Şuan şaşkoloz bir durumdayım, dikkatimi toplamam pek kolay olmasa da uzaktan yaklaşanı hissedebiliyorum.Aşama aşama olacak herşey, yeter ki daha önce düştüğüm ve içinden binbir güçlükle tırmanıp tekrar yüzeye çıktığım uçurumlara düşmeyeyim.Bu uçurumlar ayağımın altında bulunmasınlar artık veya bulunsalar bile onları fark edeyim de düşmeden önlemlerimi alayım..Aklımdan anlaşılmaz düşünceler geçiyor..Ama hayat da zaten anlaşılmaz değil mi?

Saturday, May 24, 2008

Olasılıksız

(Kitaptan alıntı)


"Eğer bir parayı fırlattığımızda bunu etkileyen tüm fiziksel faktörleri hesaplayabilseydik (elin açısı, yerden yüksekliği, parayı fırlatmak için ne kadar güç kullanıldığı, rüzgar veya hava akımı, paranın alaşımı..gibi) o zaman paranın yazı mı tura mı geleceğini yüzde yüz bilebilirdik.Çünkü bu para da diğer her şey gibi Newton’un mutlak olan fizik kurallarından etkileniyor."


"Hiçbir yere boşuna gitmezsin.Gittiğin yer ya fiziksel ya duygusal ya da psikolojik etkenlerin bir sonucudur.Aynı şey herkes için geçerlidir.Bu yüzden yürürken bir arkadaşına şans eseri rastlamak şans gibi gözükse de değildir.Diyelim ki hem senin aklından geçenleri ve beynini hem de arkadaşınınkileri okuyabilen bir bilgisayar olsun.Eğer o bilgisayar aynı zamanda tüm dünyadaki tüm çevresel koşulları da bilse, o zaman nerede ve nasıl karşılaşacağımızı da bilirdi.Yani şans eseri karşılaşma aslında şans eseri olan bir şey değil, tahmin edilebilir bir gerçektir.Böyle bir bilgisayar olmadığı için böyle bir olayı önceden göremeyiz ya da bilemeyiz.Ama bu, olayı bilinemez kılmaz, sadece bizim bilemediğimizi gösterir."


"Bir an için doğanın tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek -ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek- aynı anda evrendeki en büyük varlıkları ve en küçük atomları da hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de aynen geçmiş gibi gözlerinin önündedir.Yani biri eğer fizik kurallarını ve bir an için evrendeki her şeyin konumunu bilirse o kişi olan her şeyi bilebilir ve gelecek tüm tarihi de bilebilir.Hiçbirşey imkansız değildir ama belirli şeyler olasılık dışıdır, olasılıksızdır."

Thursday, May 22, 2008

Öylesine Bir Pop-Rock Klasikleri Listesi

Nostalji Modu On:


You’re My Heart You’re My Soul(MODERN TALKING)
In The Heat Of The Night(SANDRA)
You’re A Woman(BAD BOYS BLUE)
Self Control(LAURA BRANIGAN)
Heaven And Hell(C.C.CATCH)
It’s A Sin(PET SHOP BOYS)
Life Is Live(OPUS)
Rock Me Amadeus(FALCO)
Take My Breath Away(BERLIN)
Heaven Is A Place On Earth(BELINDA CARLISLE)
You Came(KIM WILDE)
Touch Me(SAMANTHA FOX)
Wild Boys(DURAN DURAN)
She Bop(CYNDI LAUPER)
Shattared Dreams(JOHNY HATES JAZZ)
Broken Wings(MR.MISTER)
Big In Japan(ALPHAVILLE)
Boys Boys Boys(SABRINA)
The Great Commandment(CAMOUFLAGE)
We Close Our Eyes(GO WEST)
Walk Like An Egyptian(BANANARAMA)
La Isla Bonita(MADONNA)
I Just Died In Your Arms Tonight(CUTTING CREW)
Ravishing(BONNIE TYLER)
Hot Summer Nights(GLORIA ESTEFAN)
Lead Me On(TEENE MARIA)
Beat It(MICHAEL JACKSON)
Russian Lullaby(E-TYPE)
Casablanca(VANESSA JAY)
Who Needs Love(Like That)(ERASURE)
Listen To Your Heart(ROXETTE)
You Spin Me Right Round(DEAD OR ALIVE)
Hello Again(THE CARS)
Shout(TEARS FOR FEARS)
Sweet Dreams(Are Made Of This)(EURYTHMICS)
Jungle Life(TARZAN BOYS)
Somebody’s Watching Me(ROCKWELL)
Rasputin(BONEY M)
She Works Hard For The Money(DONNA SUMMER)
Irgendwie Irgendwo Irgendwann(NENA)
Black Planet(THE SISTERS OF MERCY)
In The Army Now(STATUS QUO)
We Didn’t Start The Fire(BILLY JOEL)
Land Of Confusion(GENESIS)
Enjoy The Silence(DEPECHE MODE)
True Faith(NEW ORDER)
Love Like Blood(KILLING JOKE)
Free Falling(TOM PETTY AND THE HEARTBREAKERS)
December(ALL ABOUT EVE)
She’s A Maniac(MICHAEL SAMBORA)
Another Day In Paradise(PHIL COLLINS)
Take On Me(A-HA)
Invincible(PAT BENETAR)
All That She Wants(ACE OF BASE)
Black Or White(MICHAEL JACKSON)
Frozen(MADONNA)
Careless Whisper(GEORGE MICHAEL)
Let’s Get Loud(JENNIFER LOPEZ)
Livin De La Copa(RICKY MARTIN)
Sex Bomb(TOM JONES)
Spanish Guitar(TONY BRAXTON)
Scotman’s World(SCOTMAN JOHN)
Go West(PET SHOP BOYS)
Wannabe(SPICE GIRLS)
Boombastic(SHAGGY)
I Turn To You(MELANIE C)
I See You Baby(GROOVE ARMADA)
Umbrella(RIHILLA)
Don’t Speak(NO DOUBT)
Losing My Religion(REM)
My Favorite Game(CARDIGANS)
Everything I Do(BRYAN ADAMS)
Strange World(K.E)
Don’t Merry Her(THE BEAUTIFUL SOUTH)
Jesus He Knows Me(GENESIS)
Big Time Sensuality(BJÖRK)
Wicked Game(CHRIS ISAAC)
Missing(EVERYTHING BUT THE GIRL)
Forever Not Yours(A-HA)
Come Undone(DURAN DURAN)
Zombie(THE CRANBERRIES)
Wonderwall(OASIS)
Girls&Boys(BLUR)

80'lerden Playlist Derlemeleri

Gaz Playlist:

The Final Countdown(EUROPE)
Mighty Wings(CHEAP TRICK)
Cherry Pie(WARRANT)
Burning Heart(SURVIVOR)
There’s No Easy Way Out(ROBERT TEPPER)
All She Wrote(FIREHOUSE)
Dream Warriors(DOKKEN)
You Give Love A Bad Name(BON JOVI)
Fallen Angel(POISON)
Sweet Obsession(BONFIRE)
Do You Like It(KINGDOM COME)
Straight For The Heart(TOTO)
Soul Survivor(ASPHALT BALLET)
Kickstart My Heart(MOTLEY CRUE)
Come On Feel The Noise(QUIET RIOT)
Mad About You(SLAUGHTER)
Love Changes Everything(HONEYMOON SUITE)
Don’t Stop At The Top(SCORPIONS)
Welcome To The Jungle(GUNS N’ ROSES)
Go(ASIA)
Hang Tough(TESLA)
Wild Child(WASP)
Break Down The Walls(STONE FURY)
Let Go(Q5)
Slip Of The Tongue(HOUSE OF LORDS)
River Of Pain(THUNDER)
Crazy Nights(LOUDNESS)
Wicked Sensation(LYNCH MOB)
Destiny(MC AULEY SCHENKER GROUP)
Summer Sun(SHOOTING STAR)
Never Use Love(RATT)
Everlasting Flame(JOHN NORUM)
Boys In Heat(BRITNY FOX)



Romantik Playlist:


Love Of A Lifetime(FIREHOUSE)
Desperate Dreams(SURVIVOR)
Stop Loving You(TOTO)
Walk In The Shadows(QUEENSRYCHE)
Is This Love(WHITESNAKE)
What Love Can Be(KINGDOM COME)
Heaven In Your Eyes(LOVERBOY)
When The Children Cry(WHITE LION)
Real Love(SLAUGHTER)
Carrie(EUROPE)
Lovers(FATE)
You Make Me Feel(BONFIRE)
Every Rose Has It’s Thorn(POISON)
Send Me An Angel(SCORPIONS)
Seawinds(ACCEPT)
Living On The Borderline(Q5)
The Flame(CHEAP TRICK)
A Tale That Wasn’t Right(HELLOWEEN)
Alone Again(DOKKEN)
Burning For Love(HONEYMOON SUITE)
18 And Life(SKID ROW)
Time(MC AULEY SCHENKER GROUP)
What About Love(HEART)
Love Song(TESLA)
Savage Heart(PRETTY MAIDS)
The Price(TWISTED SISTER)
Summer’s Rain(SAVATAGE)
When It’s Love(VAN HALEN)
Nobody’s Fool(CINDERELLA)
Crying(VIXEN)
I Saw Red(WARRANT)
When I See You Smile(BAD ENGLISH)
Love Bites(DEF LEPPARD)

Retrospektif (Askerde Karalamışım)

Yıllara göre sırayla ilk aklıma gelen olay/kişi/nesneler

1985

ALBÜM/NEW ORDER-LOW LIFE
ALBÜM/CHEAP TRICK-STANDING ON THE EDGE
ALBÜM/A-HA-HUNTING HIGH AND LOW

1986

ALBÜM/EUROPE-THE FINAL COUNTDOWN
FILM/TOP GUN
FELAKET/ÇERNOBİL

1987

ALBÜM/HELLOWEEN-KEEPER OF THE SEVEN KEYS:1
ALBÜM/WHITESNAKE-1987
ALBÜM/MSG-PERFECT TIMING

1988

FUTBOL/GALATASARAY-NEUCHATEL XAMAX (5-0)
ALBÜM/METALLICA-...AND JUSTICE FOR ALL
EĞİTİM/İLKOKUL BAŞLANGIÇ(GAZİ M.K.PAŞA İLKOKULU)

1989

SİYASET/BERLİN DUVARI'NIN YIKILMASI
FUTBOL/GALATASARAY AVRUPADA YARIFİNAL
FUTBOL/GALATASARAY-FENERBAHÇE:3-4

1990

ŞARKI/WARRANT-CHERRY PIE
TATİL/SİLİVRİ
FUTBOL/DÜNYA KUPASI İTALYA 90

1991

ALBÜM/METALLICA
ALBÜM/OVERKILL-HORRORSCOPE
TELEVİZYON/STAR(MAGIC BOX)

1992

BİLGİSAYAR/COMMODORE 64+DATA SET
DERGİ/64'LER
EĞİTİM/FKM DERSHANESİ

1993

EĞİTİM/ANADOLU LİSESİ GİRİŞ(ÜSKÜDAR ANADOLU LİS.)
FUTBOL/GALATASARAY ŞAMPİYONLUK(SON MAÇ 8-0 GALİBİYET)
EĞİTİM/İLKOKUL MEZUNİYET(GAZİ M.K.PAŞA İLKOKULU)

1994

BİLGİSAYAR/AMIGA 500
OYUN/CANNON FODDER
DERGİ/AMIGA

1995

FİLM/SEVEN
OYUN/SENSIBLE WORLD OF SOCCER 1995-96
TATİL/YELKENKAYA

1996

TATİL/ALTINOLUK
FUTBOL/EURO 96(ALMANYA ŞAMPİYONLUK)
FİLM/BRAVEHEART

1997

İŞ/STÜDYO NOTİS
SİYASET/28 ŞUBAT
OYUN/FİFA&NBA 97 PARTİLERİ

1998

HOBİ/INTERNET CAFELER VE MIRC
KONSER/KREATOR&SAMAEL
ALBUM/SENTENCED-FROZEN

1999

DOĞAL FELAKET/MARMARA DEPREMİ
KONSOL/PLAYSTATION 1
KONSER/OVERKILL

2000

FUTBOL/GALATASARAY UEFA KUPASI
TATİL/ÇEŞME
EĞİTİM/ÜNİVERSİTE GİRİŞ VE ÇIKIŞ(AFYON İŞLETME)

2001

İŞ/HERMES İLETİŞİM
OYUN/COUNTER STRIKE
TERÖR/İKİZ KULELERE SALDIRI

2002

EĞİTİM/ÜNİVERSİTE GİRİŞ(İSTANBUL Ü. SOSYOLOJİ)
VEFAT/NEZİHE KONĞUR
FUTBOL/JAPONYA&KORE 2002(TÜRKİYE'NİN 3.LÜĞÜ)

2003

İŞ/EFOR ARAŞTIRMA
SAĞLIK/LASER AMELİYATI(GÖZ)
BİLGİSAYAR/PC

2004

FESTİVAL/ROCK İSTANBUL(SOLAR BEACH)
KONSER/SEBASTIAN BACH
BİLGİSAYAR/MSN MESSENGER

2005

TATİL/AYVALIK
FESTİVAL/ROCK REPUBLIC
GEZİ/ÇANAKKALE

2006

EĞİTİM/ÜNİVERSİTE MEZUNİYET(İSTANBUL Ü. SOSYOLOJİ)
İŞ/ATLANTİS MÜZİK
ORGANİZASYON/HAGGARD&SODOM KONSER

2007

TATİL/İZMİR ÖZDERE
İŞ/SİGORTA BAŞLANGICI
DİĞER/ASKERLİK

Tuesday, May 06, 2008

Coming Home

Hayatıma verdiğim 5 aylık molanın bitmesine on gün kaldı.

Askerlik, birşeylerin değerini anlamak için harika bir fırsatmış.

Daha önce kendi kendime yarattığım bütün trajedinin ne kadar anlamsız olduğunu gösteren bir yerdi burası..

Yazması çok kolay, uygulaması biraz zor ama: "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"

Uzun zaman sonra kendime verdiğim ilk söz bu...