Onların sizin için hep orada olduklarından şüpheniz yoktur. Onlar yıllarınızı verdiklerinizdir, size asla sırtlarını çevirmeyecek olanlardır. Bilirsiniz bunu..Onları düşündüğünüzde hep içinizi bir sıcaklık kaplar. Adlarını başkalarının yanında anmaktan hiçbir zaman rahatsızlık duymassınız, hatta çoğu kişi sizi onların arkadaşı olarak tanır ve benimser. Onlarla mutlaka tars düştüğünüz, sürtüştüğünüz zamanlar olmuştur hatta belki "Büyük dostluklar kavgayla başlar" paradigması doğru çıkmıştır ama her onlarla gireceğiniz hiçbir tartışmanın aranızı açamayacağını bilirsiniz. "Nereden bulacağım böyle bir insanı?" diyip şükredersiniz hayatınızda oldukları için. Sevgilinizden ayrıldığınızda, ÖSS'de barajı geçemediğinizde, yıllarınızı kaybedilmiş olarak görmeye başladığınızda, yaşam kavganıza devam etmek için kuvvetli bir sebep bulamadığınızda onlar yanı başınızdadırlar. İçinizdekileri dökmeye başladığınızda lafı dolaştırıp kendileriyle ilgili birşeyler anlatmaya başlayanlardan değillerdir onlar, sizin dertlerinizi gerçekten dinleyen, dinlemekle kalmayıp yardım etmeye çalışanlardır. Paylaşmak kavramı onlarla anlam kazanır. Bir gün aniden fark edersiniz ki hatırladığınız güzel anıların birçoğunun içinde onlar vardır, ettiğiniz muhabbetinin, yaşadığınız keyifli günlerin haddi hesabı yoktur...
Neden bahsediyorum bunlardan?
Bani bu satırları yazmaya iten arkadaşlarımdan ikisini uzaklara uğurladım son günlerde. Elbette bir veda değil bu ama insanın içinde eksik bişeyler kalıyor onların yokluğunda. "Daha iyi oldu, değerlerini daha iyi anlayacaksın onların yokluğunda" diye düşünmek istiyorum ama bu düşünce beni tatmin etmiyor.
Pek sevgili arkadaşlarım Evrin Olcayer ve Cem Doğan...Şu anda bulunduğunuz yerlerde bu yazdığım yazıyı okuma ihtimalinizin pek bulunmadığını tahmin ediyorum. Sadece "İyi ki varsınız" demek istiyorum ve ellerim klavye üzerinde şuursuzca dolanırken sizi tekrar görebileceğim günün özlemini çekiyorum. Ekşi Sözlükten "insanın kendisini yalnız hissettiği anlar" entrysini açıp okumaya başlıyorum. Az biraz zaman geçiyor. Şu anda sözlüğe yazma şansım olsaydı yukarıda bahsettiğim entry için bomba bir yazı patlatacağımı hissederek gidiyorum yatağıma. Öyle ya dün gece az uyumuştum..("Bilgi toplumu olmanın yolu sanayi toplumu olmaktan geçer" diyen Japon muydu yoksa Raymond Aron mu?)
2 comments:
son günlerde pek bi duygusalsın ve yazılarını okurken nedense ben de duygulanıyorum, biraz kendimi buluyorum belki. hayatımdan o kadar çok çıktı ki sevdiğim insanlar, belki de şimdi bu yüzden bu kadar yalnızım diyorum. bu benim koruma mekanizmam serhat insanları kaybetme korkusu yüzünden yaklaşamıyorum yanlarına.
o insanların bi gün tekrar yanında olacağını bilmek güzel bi duygudur di mi?
Eğer o insanlar gerçekten "o" insanlarsa yanında olacaklardır..İnsanlarla iletişim halindeyken "Nasıl olsa günün birinde bitecek arkadaşlığımız,o zaman hemen bugün bitirelim" sonucuna ulaşmamak gerek.Ama kimi zaman böyle bi korkuyu ben de hissediyorum aklımın bi köşesinde.En azından bir düşünmeye değer bu konu
Post a Comment