Monday, May 18, 2009

2009 Model Türkiye

2009 yılının Türkiye'si denince benim aklıma bunlar geliyor:


HOŞGÖRÜSÜZLÜK Yapılan hatalara tahammül edememek..Her zaman herşeyin doğrusunu kendinin bildiğini sanmak..Asla "Bir de karşı tarafı dinleyelim" dememek.Diğer insanları zerre kadar umursamamak, olayları hep kendi perspektifinden görmek ve değerlendirmek..Acımasızca eleştirmek; insanları sadece dış görünüşleri, hayat felsefeleri, müzik zevkleri ya da siyasi görüşleri yüzünden anında yargılamak, bunların üzerinden genellemeler yapmak...Kendi gibi olmayan ya da düşünmeyen insanlara bir gram saygı göstermemek...İyiyi değil de hep kötüyü öne çıkarmak, hatırlamak..Çabucak sinirlenmek, sudan sebepler uğruna kavga çıkarmak..Bilip bilmeden her şeye muhalefet olmak..Her lafın altında bir fesatlık aramak..Güvensizlik denizinde boğulmak..


BENCİLLİK Ne olursa olsun mutlaka önce kendi çıkarını kollamak..Paraya tapmak, dünyada paradan daha önemli hiçbirşey olmadığınına inanmak..Kazancını arttırmak uğruna başkalarının hakkını yemek..Sahip olduklarınla yetinmemek, herşeye ve hepsine sahip olmadan rahat edememek..Kişisel menfaatler uğruna adam kullanmak, arkadan iş çevirmek ama bundan en ufak bir utanç duymamak.."Düzen bu şekilde kurulmuş, büyük balık küçük balığı yutar" diyebilmek..Hiç vicdan azabı duymadan adam satmak..İşi olana kadar "aramak" sonra yüzüne bakmamak..İşler yolunda giderken ayrı, gelir azaldığında ayrı davranmak..Menfaat için zamanında yüzüne bile bakmadığın kişilerle muhabbet kurmak..


ADALETSİZLİK Emek harcayanın, dürüstçe çalışarak belli mevkilere gelmek isteyenin engellemelerle karşılaşması, hatta aç kalması..Hatır uğruna işten hiçbir şey anlamayan insanların göreve getirilmeleri..Her yerde torpilin iş bitirmesi, hatta herkes torpilli olduğundan daha yüksek yerden torpili olanın diğerlerine üstünlük sağlaması..Gelir dağılımındaki eşitsizlik..Sonu gelmeyen haksız çıkarlar, hortumlamalar, rüşvetten elde edilen gelirler, yolsuzluklar..Devlete nerdeyse sıçtığımız bok için bile vergi ödememiz, ancak ödediğimiz bu vergilerin karşılığında hangi hizmeti aldığımızı asla bilemememiz..Zenginin illegal yollardan gittikçe daha da zenginleşmesi, fakirin emek harcadığı halde gittikçe daha zor koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışması..İşverenlerin çalışanlarını köle gibi çalıştırmaları, onlara zerre kadar değer vermemeleri..Acımasızca düzenlenen mesai saatleri..Sigortasız adam çalıştırmak ve bundan vicdan azabı duymamak..”Bu olmazsa nasıl olsa bir başkası aynı paraya aynı işi yapar, isterse defolup gitsin” mantığı..


TOPLUMSAL ÇARPIKLIK Ülke gittikçe kan ağlıyorken, işsizlik oranı sürekli artıyorken, üretimde kendi kaynaklarımızı kullanamıyorken, ekonomide dışa bağımlı bir hale gelmişken, kendi siyasetimizi oluşturmak adına hiçbir çaba göstermiyorken ve dış ülkelerin her dediğini yapar duruma gelmişken iktidar partisinin yedi yıldır ülkenin başında olması..İnsanların hala seçimlerde bu patlak ampule oy vermeleri..Terörün hala devam etmesi, PKK ile mücadelenin sadece dağdaki teröristi öldürmek olmaması gerektiğinin bir türlü anlaşılamaması..PKK’ya yapılan yardımların ve doğudaki uyuşturucu trafiğinin önüne geçilememesi.Hala DTP gibi bir partinin mecliste bulunabilmesi ve göya demokratik olarak varlık gösterebilmesi..Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkmaması..Kendilerini müslüman olarak ifade eden insanların aslında müslümanlığa en büyük zararı vermeleri..Dini araç olarak kullanarak maddi çıkar etmek ve bunun günahından rahatsızlık duymamak..Dini aynı zamanda bir baskı aracı olarak kullanmak..Korkutarak insanların inançlarına şekil vermeye çalışmak..Medyanın halk üzerindeki inanılmaz etkileyici gücü..İnsanların soru sormak, araştırmak yerine sağdan soldan duydukları şeylere inanmaları..Aklın ve bilimin yerini gittikçe boş inançların ve söylentilerin alması..Adeta uyutulmuş bir şekilde yaşamaya alışmış olmak..

Friday, May 15, 2009

Destructive Signs



Oldu da kendinize zarar vermek istediniz:



1 - Öncelikle Temmuz ayının 15’ini falan bekleyin.Hava sıcaklığı gölgede 30 derece civarı olsun.Bir sabah yataktan kalkar kalkmaz Burzum’un "Rundgang um die transzendentale Säule der Singularität" adlı yirmibeş dakikalık toplam iki melodiden oluşan parçasını açın ve repeat’a alın.Tahminimce onbeş-yirmi dinlemeden sonra beyniniz büzüşmüş, çevrenizde olan bitenlere tepki veremez hale gelmiş olacaksanız..

2 - Üzerinde “İ…ne kanarya olamazsın şampiyon” yazan bir tişört bastırın ve üzerinizde o tişört varken Fenerbahçe Stadı’nın hemen altında bulunan Fenerium mağazasına gidin.Ordaki görevlilere “Hocam hatırlar mısın onbeş sene önce Ulubatlı Souness bayrak dikmişti bu stadın tam ortasına” deyin ve ardından “Doksanıncı dakikaaada nasıl koydu Madidaa,ulan i..e kanaryaa” bestesini söylemeye başlayın…..Muhtemelen sizi anında paketleyip o bayrağın dikildiği santra yuvarlağının içine gömeceklerdir..o:p>



3 - Bir sabah biraz geç uyanın (Şöyle 12'ye doğru) ve sabah kahvaltısı için Kadıköy'de Karaköy İskelesi'nin önünde bulunan Cem Büfe’nin yolunu tutun.Oradan iki tane hardallı amerikanlı sosisli ve yarım ekmek tavuk (martı) döner yiyin.Yanında da sıcak oralet için.4-5 saat sonra öğlen yemeği için Fikirtepe’deki Onikiler Kebap ve Lahmacun Salonu'na uğrayın.Tanesi bir milyon lira olan lahmacunlardan iki tanesini yanında şalgam suyuyla midenize indirin.Sonra dışarı çıkıp hemen karşıda bulunan pideciye uğrayıp 750 bin liralık kır pidelerinden iki tane götürün(Ama kıymalı, daha doğrusu soğanlı olsun)Akşam yemeği için seçimi size bırakıyorum.Zaten bu yediklerinizden sonra mide fesadı geçirmezseniz şanslı sayın kendinizi..

o:p>