Friday, February 23, 2007

Falkenbach - ...Of Forests Unknown




On eagle's swift and supple wings,I tore through the utter black.
No clouds above, no ground below
The flame's my only light.
I fell into nothingness until the impact ceased my fall,Into a world unknown to man....
From a forest, unspoiled, unseen, I perceived
A whispering, summoning me
To follow the path of no return.
Step by step I walked this route nobody ever built
Holding tight onto my shield and sword....
A cloaking darkness embraces me
Though flames are burning bright,In a distance far a flickering,The blaze my guiding light.
Snow, caress me, sharp and cold, in the very depths of my hearth.
Tired, frightened now I am; my will now fall's apart....
From a forest, unspoiled, unseen, I perceive
A whispering summoning me
To follow the path of no return.
Step by step I walk this route nobody ever built
Holding tight onto my shield and sword....

Thursday, February 22, 2007

Nowhere And None

Kapkaranlık hayat tünelinizde ilerlerken bir ışık görüp onu çabucak sonsuza kadar kaybettiğiniz oluyor mu?

Hiçbir yerde ve hiçbir zaman tamamen özgür olarak, kurallara ve dayatmalara itaat etmeden yaşama ihtimaliniz olmadığını fark ettiniz mi?

Aslında size en yakın olduğunu tahmin ettiğiniz insanlara bile "Acaba?" diye yaklaştığınızda kendinize mi kızıyorsunuz?

Pozitif düşünen, iyi huylarıyla hatırlanan, dışarıdaki milyon tane fuzuli ve primitiv insandan farklı bir insan olma yolunda ilerlerken yorgunluktan düşecek hale geliyor musunuz sık sık?Artık dayanamayacağınızı falan hissediyor musunuz?

Sürekli sizi rahatsız eden realitelerden kaçıyor olsanız da aslında ancak kafesin içindeki aslan kadar özgür olduğunuza inandınız mı hiç?Yine aynı menfaate odaklanmış kişilikler, aynı ruhsuz mekanlar, aynı somurtkan yüzler aynı monoton günler mi??

Gidecek hiçbir yer olmadığını, aslında hayatın kendisinin hiçbir yere gitmediğini bilip de ait olmak duygusundan bu kadar yoksun olmak neden?

Neresi kaldı ve kim kaldı?
...

Wednesday, February 07, 2007

Reptiles

Nereye doğru adım atarsak atalım mutlaka karşılacağımız bir insan tipi var hayatlarımızda...

Genellikle ilk başta niyetlerini kavrayamadığımız, nasıl davranacaklarını kestiremediğimiz bu insanlar zaman geçtikçe tiksinme hissi uyandırmaktadırlar bünyemizde...

Gerçekten bu tür insanlar her yerde vardır hatta belki de içinde yaşadığımız toplumun önemli bir kısmı bu insanlardan oluşmaktadır...

Bunlar, değer verdiğiniz herhangi bir insanı veya nesneyi ne olursa olsun onlarla yalnız bırakmak istemeyeceğiniz kişilerdir..Bunlar için güven ne hissedilen ne de hissettirilen bir duygudur..

Bunların ağızlarını açıp sizinle konuşmalarının arkasında mutlaka menfaat bulunur.Gülümsemelerinin arkasında bir maske vardır.Söylediğiniz sözler, eğer işlerine yarayacaksa başka bir zamanda başka bir yerde kullanılmak üzere o kokuşmuş beyinlerinde saklanır.Yok eğer bir hata yapıp bu kişilere kendinizle ilgili birşeyler anlatırsanız kendinizi aptal yerine koymuş olursunuz.Çünkü konuştuklarınız onların çıkarlarına uygun düştüğü oranda dinlenir.Bir süre sonra her türlü acınızı, sevincinizi,sorunlarınızı, umutlarınızı duvarlara anlatmakla onlara anlatmak arasında fark olmadığını anlarsınız...

Bazen sizden yerine getirmeyi hiç istemediğiniz saçma isteklerde bulunurlar.Kötü davranmak doğanızda yoktur, bu yüzden yardımcı olmak için bir adım atarsınız.Öyle ya iyi geçinmek lazımdır insanlarla..Ancak bu kişilere yapacağınız iyiliklerle doğru orantılı olarak aynı kişiler tarafından sömürülürsünüz..Elinizi verirseniz kolunuzu kaybedebilirsiniz.Çünkü onlar kendilerinden başka hiçbir varlığı düşünmeyenler, kimse için hiçbirşey yapmayanlardır..Onlar güçlü olanın, kendilerine en çok faydayı sağlayanın yanında kalmayı tercih eden aşağılık insanlardır..Onlar paranın ve paranın satın alabileceği herşeyin kölesidir..Şahsi isteklerini düzenleyen sadece paradır..Onlar sizin için 5 kuruş harcarken 500 kere düşünerken yanlarında kendilerine çıkar sağlayacak birileri bulunduğu taktirde son derece bonkör olurlar..

Kim olduğunuzun, neler beklediğinizin bir önemi yoktur.Onlar herşeyin doğrusunu bildiğini sanan kişilerdir ve laf kalabalığı yaparak fikirlerine dayanak noktaları yaratırlar.Bir yerlerden saçma örnekler vererek ve bir şeyleri kıyaslayarak ne kadar bilgili olduklarını göstermeye çalışırlar.Uzun konuşmalarını dinlemek zorunda kalır, "Vay be bu adam bu kadar şey söyleyebiliyor demek ki bir bildiği var" diye düşünmeye başlarsınız.Ama aslında beyninizi uyuşturmaktan başka bir işe yaramazlar.

Zaman geçtikçe uzaklaşmak istersiniz bu kişilerden.Ama eğer benim ve benim gibiler gibi ağzınız olduğu halde diliniz yoksa, sesinizi yükseltemiyorsanız alternatif kurtulma yolları ararsınız...

Yine de teşekkürler hepinize.Ne kadar sabırlı olabileceğimi gösteriyorsunuz.Belki bütün bunlar aslında bir testtir ve bu fuzuli insanlar hayat tecrübemin artmasına katkıda bulunuyorlardır..