Yalnızlıktan kaçamıyorum..Nereye gidersem gideyim, kimlerle birlikte olursam olayım tek başımayım.
Oysa ki anlatmak istediğim ne kadar çok şey birikiyor içimde.Paylaşılmak üzere birçok acı tatlı hatıra bekliyor.Ama olmuyor, sanki bütün söylemek istediklerimi bir dolabın içine atıp kapısını kilitlemişim.Dışarıya hiçbir şey sızmıyor, sanki içimde 24 saat benliğimi denetleyen mekanizmalar var.Bu bedenden içeriye her türlü umutsuzluk, özlem, karamsarlık girişine izin var ama bunların çarelerinin bulunup dışarı atılmaları yasaklanmış sanki..Sürekli alan ama hiç satamayan esnaf gibiyim.Tek farkı içeri buyur ettiğim şeylerin parayla satın alınamayan ve ruh sağlığıma zarar verebilecek şeyler olmaları.Kaç kere "Keşke hayattaki tüm sıkıntılarımın kaynağı para ve onun getirip götürdükleri olsaydı" diye içimden geçmiştir.Ama olmuyor ve bundan sonra da olmayacak.Bu, benim seçtiğim bir yol değil, belki de kaderimde sürekli dikenli yollar üzerinde ilerlemek var..Arada bir birileri omuz atıyor ve yolun dışına itiliyorum.Düştüğüm yerden doğrulup tekrar yola dönmek biraz zamanımı ve enerjimi alsa da genellikle bunu başarabiliyorum..Bazen de gözlerim kapalı yürüdüğümden yolda önümde sabit duran engelleri görmüyorum ve yanlarından geçmek varken dosdoğru onlara çarpıyorum .."Kim koydu bu engelleri buraya?" diye sormanın yersiz olduğunu düşünüyorum çünkü zorluklarla karşılaşmasaydık başarının, tatmin olma hissinin ve rahatlamanın ne anlama geldiğini bilemeyecektik..Her seferinde yerden kalkıyorum ve "Bir daha o kadar sersemce davranmayacağım, insanlara güvenmeyeceğim o kadar, tehlikelerin farkında olacağım" diye kendime söz verip devam dikenli yolda ilerlemeye devam ediyorum..Verilen sözler çabucak unutuluyor..
Bazen de yolumun üzerinde hiçbir engel gözükmüyor..Beni yolun dışına atacak hiçbir güç yok etrafta..Biraz ilerde gecenin karanlığında bir ışık görünüyor.Dümdüz ilerlesem, hiçbir yöne sapmasam o ışığa ulaşacağım.Ancak ben anlamsız bir şekilde boş yolda dümdüz ilerlemek yerine dahili yollara giriyorum.O kapkaranlık, soğuk yan yollarda tamamen kayboluyorum.Ufukta da o ışık gözükmez oluyor artık..Kolayı zora çevirmiş oluyorum...Fırsatları kaçırdığımı hissediyorum, bu da tarifi imkansız boşluklar yaratıyor içimde...
Evet, yol hala dikenli ve taşlı.Arada mola verip kafamı dağıtabileceğim istasyonlar olmasaydı gerçekten bitmiştim..
Bu vesile ile bir teşekkür listesi hazırlıyorum:
- Müzik
- Alkol(Şimdilik olumsuz etkilerini bir kenara bırakmak zorundayım)
- Futbol&Basketbol (+ Bu sporları icra ederken birlikte ter akıttığım arkadaşlarım)
- Adventure, strateji, action, spor oyunları ve komedi, gerilim, korku filmleri.
- Kendileriyle konuşunca bir parça huzur bulduğum arkadaşlarım..Değer verilenler..Sık sık akla ve Akmar'a(!)gelenler: Alper, Cem, Mutlu, Bihter, Murat, Zeliha, Evrin...
Teşekkürler!Siz olmasaydınız iyice dibe vurmuş olurdum..