Wednesday, October 23, 2013

Efsane Commodore 64 Oyunları

7 yaşında henüz İlkokul 2'ye giden bir velet iken bir akşam babamın elinde siyah bir poşet ile eve geldiğini hatırlıyorum..Babam, o zamanlar arada bir küçük sürprizler yapıp legolar getirirdi bana. Bu sefer de öyle birşey yaptığını düşünüp heyecanla yanına gitmiştim.."Bilgisayar aldım" demişti..Tahtakale diye bir yerden bahsetmişti. Orada ucuzluk mu ne varmış..Bilgisayarı uygun fiyata bulmuş..Hayatımda "Tahtakale" kelimesini ilk duyduğum andı..Tabi sevinçten bunu fazla önemsemeyip bir an önce bilgisayarı oturma odasındaki Philips marka 52 ekran tüplü televizyonumuza bağlama işine girişmiştim..

Kurduğum bilgisayarın adı Commodore 64 idi ve babam bana bu aleti alarak mı iyilik mi kötülük mü yaptığı konusunda sanırım asla emin olamadı..Commodore'un evimize girmesiyle benim için bir devir kapanmış, evdeki legoların ve o zamanlar gazetelerin verdiği kartondan ev maketlerinin yüzüne bakılmaz olmuştu..

Commodore 64, benim ilk göz ağrımdı..Gelmiş geçmiş bilgisayarlar içinde en sıcak ve samimi olandı..Bir süre sonra bağlı olduğu televizyonunun görüntüsünü bozmasına, zaman zaman kafa ayarı diye tornavidanın bilgisayarın teybinin içine sokulmasıyla icra edilen akıllara zarar bir ayara gereksinim duymasına, bazı oyunları 10-15 dakikada yükleyebilmesine rağmen hiçbir zaman kızamadım ona..Yapabilecekleri sınırlıydı (Sadece 64 KB RAM'e ve sahipti ve grafik çipi 16 renkten oluşuyordu), ancak kısıtlı kapasitesi, hayatım boyunca oynadığım en zevkli oyunların birçoğunu bu tüm zamanların en çok satan ev bilgisayarında oynamama engel olmadı..

Datasette kullanarak başladığım Commodore hayatıma 5¼ Inch boyutındaki devasa disketler ile çalışan bir Commodore 1541 Disk Drive ile devam ettikten sonra tekrar Datasette'e dönerek veda etmiştim..Bu süre zarfında bu efsanevi bilgisayarda oynadığım en keyifli oyunlardan oluşan bir derleme yapayım dedim. Elbette aradan 20 seneden fazla zaman geçtiği düşünülecek olursa unuttuklarım olabilir, lütfen kusura bakmayınız...



10 - GHOSTS 'N GOBLINS (CAPCOM/1986)



Ürkütücü bir mezarlıkta başlayan; üzerimize doğru uçan kargaları ve kırmızı iblisleri, tepemizden ok atan şişman canavarları ve yer altından bir anda çıkan zombileri yok ederek ilerlediğimiz Capcom'un bu harika platform oyununda bölümler ilerledikçe düşmanlar zorlaşırdı. Oyuna ilk başladığımızda elimizde ateş tuşuna bastığımızda dümdüz ileriye giden dandik bir silah mevcutken, düşmanları öldürmek suretiyle meşale, balta, bıçak ve kalkana benzeyen acayip bir silah bulunabiliyordu.(En kullanışlı silah bıçaktı) Yönettiğimiz karakter bir mumyaydı ve üzeri sargılarla kaplıydı. Düşmanlardan aldığımız her darbede sargılar birer birer ortadan kalkar ve en sonunda ölmeden hemen önce bir iskelete dönüşürdük. Hayatımda oynadığım en sabır gerektiren ve beceri isteyen oyunlardan birisi olan Ghost 'N Goblins, Gametrailers.com sitesi tarafından tarihteki en zor ikinci oyun seçilmiştir..


9 - R-TYPE (IREM/1987)



Uzayda geçen bu Shoot 'em Up oyunu, türünün en iyilerinden biriydi..Deli gibi üzerimize gelen düşmanları birer birer yok ederek bulduğumuz çeşitli power-up'lar sayesinde minik uzay gemimizi güçlendirir ve zamanla çaprazlara, aşağıya-yukarıya hatta geriye doğru bile ateş edebilecek duruma gelirdik. Bölüm sonu canavarları harika biçimde tasarlanmışlardı ve bazıları Alien'lara benziyorlardı. Oyunda temel olarak sürekli ateş ederek ekranın sağına doğru ilerlemekten başka birşey yapıyor olmasak da sürükleyicilik ve iyi tasarlanmış düşmanlar sayesinde insanın canı hiçbir zaman sıkılmıyordu..


8 - THE GREAT GIANA SISTERS (RAINBOW ARTS/1987)



Super Mario Bros'un Commodore 64 versiyonu olarak görülebilecek The Great Giana Sisters, son derece şirin grafiklere ve birbirinden iyi tasarlanmış bölümlere sahipti. Giana ve Maria adında iki kız kardeşi yönettiğimiz, önümüze çıkan taşları kafa atıp kırarak içlerinden çıkan çeşitli objeleri toplayarak ilerlediğimiz oyunda bir çok gizli oda bulunurdu ve bunları keşfetmek çok keyifliydi..Yuvarlak, acayip bir nesneyi aldıklarında kızların saçları kabararak cadı saçı gibi olurdu. Chris Hülsbeck adında zamanınının önemli video oyunu müzik besteleyecisi şahsın elinden çıkmış müzikleri de şahaneydi..


7 - BOULDER DASH (FIRST STAR SOFTWARE/1984)



Ufacık bir karıncayı yöneterek her an üzerimize düşecek gibi görünen taşların altında kalmadan ekranın çeşitli yerlerinde bulunan elmasları toplama amacına dayalı Boulder Dash, oynaması çok keyifli ama bir o kadar da zor olan zeka oyunlarından biriydi. Ekranda serseri mayın gibi dolanan böceklere dikkat etmek gerekiyordu..Bazı bölümlerde elmaslar, taşları böceklerin üzerine düşürerek onları patlattığımız zaman ortaya çıkarlardı. Bu oyunda yönettiğimiz karınca, gördüğüm en sevimli oyun karakterlerinden biriydi. Bir süre hiçbirşey yapmadan beklediğimizde canı sıkılır ve ayaklarını yere vurmaya başlardı. Taşların arasına sıkışıp kaldığında sürenin bitmesini beklemekten başka yapacak birşey yoktu...


6 - SAMURAI WARRIOR : THE BATTLES OF USAGI YOJİMBO (FIREBIRD/1988)



Bir tavşandan samuray yaratarak onu oyun karakteri yapmak kimin fikriydi bilmiyorum ama bu oyun oynadığım en zevkli Role Playing'lerden biriydi. Geniş bir harita üzerinde karşımıza çıkan ninjaları ve garip canavarları öldürerek, evlere ve mağaralara girerek, köylülere selam vererek yolumuza devam ederdik..(Karakterimiz köylüleri öldürürse harakiri yapıyordu) Köylü gibi görünüp bir anda ninjaya dönüşen adamlar insanı sinir ederdi. Canımız azaldığında aşçı kadına para verip pilav yiyerek enerjimizi arttırabiliyorduk. Kılıcımızı çektiğimizde çalan müzik bir anda değişir ve etraftaki köylüler kaçmaya başlarlardı. Grafikleriyle, müzikleriyle, oyuncuya verdiği serbestlik ile (Para verip kumar oynamak bile mümkündü) Commodore-64 tarihinin iz bırakan oyunlarından biriydi...


5 - RICK DANGEROUS (CORE DESIGN/1989)



Indiana Jones'a benzer saçma bir karakteri yönettiğimiz oyunun daha en başında kopup gelen kayanın zavallı adamımızı kovalaması, Rick Dangerous'ın ne kadar zor bir oyun olduğuna işaret ediyordu. Aniden çıkan ve insanı çaresiz bırakan tuzaklar yüzünden birçok yeri en az bir kere ölmeden geçemiyorduk. Bu nedenle her bölümdeki tuzakların yerini ezbere bilmemiz gerekiyordu. Oyunun insanı bazen sinir eden zorluğunu bir kenara bırakırsak, yapılmış en iyi platformlardan biri olduğunu söylemek lazım..Bir de Rick'in öldükten sonra ekrandan aşağıya doğru uçarken kollarını iki yana doğru açıp "Vıaaaaaaaaaa" diye bağırışını unutmak mümkün mü?


4 - INTERNATIONAL KARATE (SYSTEM 3/1986)



Beyaz kuşaklı acemi bir kareteciyle ülke ülke dolaşıp siyak kuşağa ulaşmaya çalıştığımız oyunda dövüş hareketleri inanılmaz gerçekçiydi. Yumruk, tekme, uçan tekme, dönen tekme gibi klasik hareketlerin yanı sıra dirsek atma, kafa atma, yere eğilip tekme sallama gibi hareketler de yapabiliyorduk. Etkili bir vuruştan sonra rakibimizin yere devrilip yıldızları saymasını izlemek çok keyifliydi. Kafamızla taş kırdığımız ve üzerimize gelen toplardan korunmaya çalıştığımız ara bölümler oyuna renk katıyordu. International Karate, halen Mortal Kombat ve Tekken serileri ile beraber oynadığım en zevkli dövüş oyunlarından biri olarak hafızama yerleşmiştir..


3 - IMPOSSIBLE MISSION (EPYX/1984)



Deli bir profesör dünyayı yok etmek amacıyla her yeri bombalarla doldurmuştur. Süper kahraman olarak yapmamız gereken, içleri bizlere zarar verebilecek sayısız robotla dolu odaların arasında sağa sola koşturarak her objeyi incelemek ve bulmacaları çözerek profesörü bulmaktır. Ancak oyunun isminden de anlaşılacağı üzere bunu becermek pek kolay olmayacaktır. Impossible Mission, 1984 yılında çıkmış olmasına rağmen Commodore için oldukça güzel kabul edilebilecek grafikleri ve robot tasarımlarının başarısı ile dikkat çeker. Ayrıca oyun ekranının altında yer alan kontrol panelleri ve ilerlerken karşılaştığımız terminal ekranları, oyuna esaslı bir bilim-kurgu havası katar. Metal zeminin üzerinde koşarken duyulan ayak sesleri ve kahramanımızın boşluklara düşerken attığı çığlık insanın kabuslarına girebilecek türdendir..


2 - EMLYN HUGHES INTERNATIONAL SOCCER (AUDIOGENIC/1988)



Sıra geldi başında en çok zaman geçirdiğim Commodore 64 oyununa..Emyln Hughes International Soccer, daha oyuna başlamadan oyuncuya sunduğu seçenekler ile takdirimizi toplardı.Beraberlik halinde uzatma olsun mu, deplasmanda atılan gol 2 gol sayılsın mı, oyuncular topa topuklarıyla vurabilsinler mi, kaleciyi bilgisayar mı yönetsin gibi ayarları istediğimiz gibi değiştirebiliyorduk. (Bu, o zamana kadarki futbol oyunlarında görmeye alışık olmadığımız birşeydi) Hatta çimlerin rengini bile değiştirebiliyorduk! Oyuncuların top sürüşü, şutları ve kayarak müdahaleleri ile kalecilerin kurtarışları ve degajları oldukça etkileyiciydi..(Ancak topa havadan nasıl vurulacağını öğrenmem birkaç ayımı almıştı) Dıt dıt dıdı dıt dıdı Dıt dıt dıdı dıt şeklindeki korna sesi gibi müziği ve oyuncuların gol attıktan sonra yumruk şov yapmaları aklımdan hala çıkmamıştır..Oyunun en zevkli tarafı ise oyuncuların ve takımların isimlerini, takımların forma renklerini değiştirerek kendi ligini yaratmaktı..


1 - LAST NINJA 2 (SYSTEM 3/1988)



Last Ninja 2, sanırım Commodore 64'ün kısıtlı imkanları ile yapılabilecek en detaylı oyundu. İzometrik grafikleri, nefis müziği ve gerilim filmlerini aratmayan atmosferi ile aklımızı başımızdan alırdı. Bölümleri geçmek için çeşitli eşyalar bulmak ve kafayı çalıştırarak bu eşyaları doğru yerlerde kullanmak gerekirdi. Bu eşyaları ararken karşımıza türlü türlü düşmanlar çıkardı (İlk bölümdeki bıçak fırlatan palyaçoyu unutmak mümkün mü). Oyunun zorluk seviyesi hayli yüksek olduğundan düşmanlarla savaşmak yerine yanlarından zıplayarak kaçmak çoğu zaman daha faydalı olurdu. Bir Arcade/Adventure'dan beklenebilecek herşeye sahip olan olan Last Ninja 2'yi Commodore 64 tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyunu olarak görüyorum..



BAKINIZ:EFSANE AMİGA OYUNLARI

2 comments:

Unknown said...

Barbarian, Rick Dangerous ve River Raid de benim favorilerimdendi..

Serhat said...

Barbarian'ı fazla oynamadım..River Raid da efsaneydi ama aslan Atari oyunu olduğu için listeye almadım onu..