Saturday, August 19, 2006

Pasaj Günlerinden


Akmar Pasajındaki bir müzik markette çalışırken karşılaşabileceğiniz normal olaylarlardan bir derleme yaptım:

1 - Her sabah dükkanı açarken karşıdaki kitapçının iğrenç hoparlöründen yayılan Şebnem Ferah şarkılarını son seste dinlemek..(İlerleyen saatlerde Şebnem Ferah'tan türkülere geçtiklerinde kontrolü kaybediyorum ve onlara yükses volümde metal müzik ile karşılık veriyorum.Sonuçta bizim hoparlörlerimiz onlarınkini bastırıyor ve zafer metal savaşçılarının oluyor)

2 - Pasajdaki bütün kitapçıların dükkanlarının önlerinden geçen herkese "Buyrun", "Kitaplarda %50 indirim var", "Aradığınız bir kitap var mı?" diye seslenmeleri..(Birşey arayan insan sorar zaten..Görüyor senin ne sattığını...Hatta geçen gün bana da "Buyrun" dediler bir kitapçının önünden geçerken)

3 - Pasajdaki kitapçılardan birinin adının Kozi Kitabevi olması(Ee ne var bunda demeyiniz, adamın ad Kozi imiş meğer..Ayrıca dükkanın camına sarı-kırmızı-yeşil renklerden oluşan bir flama asıyor herif..Bir de neden Akmar pasajındaki kitapçıların hemen hepsi kürt kökenli, planlı mı yerleştirildiler oraya acaba)

4 - Müşteriler tarafından dükkanda bulunması imkan dahilinde olmayan garip şeylerin sorulması..Örnek: Virüs programı, porno film, erotik film (Porno'nun daha kibar olanı), Zekai Tunca'nın ilk kaseti, bandana, Gandhi Tişörtü, eski İtalya tişörtleri, Amerikan bayrağı baskılı boxer, tespih, ilahi mp3'leri, hap (Evet bildiğimiz keyif verici madde)

5 - Patron faturayı ödemediği için telefonun aniden kesilmesi..Sürekli "Sizden önce uzun saçlı gözlüklü bir bey vardı burda ne oldu ona?" sorularına maruz kalmak..Distribütörü olduğumuz şirketlerin albümlerinin siparişler aksadığı için dükkanda bulunmaması..Distribütörü (Ne zormuş bu kelimeyi yazmak) olduğumuz firmanın CD'lerini yan dükkanda görmek ve hayret etmek..Dükkandaki klimanın bir türlü tamir ettirilmemesi..Bütün yaz eski bir vantilatörle serinlemeye çalışmak (Vantilatörün de bozuk olduğu için sağa sola dönmemesi, hep belli bir yöne üflemesi)..Jazz standının içinden Eminem albümlerinin çıkması..Her sabah yaklaşık yarım saat boyunca kaset ve tişörtleri dışarıya dizmek (Akşam kapatırken de tersini yapmak)..Diğer dükkanların dışarıdaki mallarını basit bir kilit sistemiyle muhafaza ettiklerini görmek, bu durumda tek işkence çekenin biz olduğumuza kanaat getirmek..Zamanında tanesi 1 - 2 eurodan alınmış Budget CD'lerin bir yığın oluşturması ve onları yerleştirecek raf bulamamak..Dışarıdaki telefon tellerinin üstüne üzerine tişört asmak, bu yüzden bir gün "Telefonumuz kesildi sizin yüzünüzden" diye iriyarı bir herifin gelip benden hesap sorması..Karşı dükkanın kendi POS cihazının olmaması, kredi kartıyla yaptığı satışlar için bizim POS cihazını kullanmaları ancak patronun bizim cihazdan yapılan işlemlerin nakit karşılığını onlara çok geç ödemesi - bu yüzden karşı dükkan sahibinin sürekli çileden çıkması..Çekmecelerin kırık dökük olması ve içlerinde nuhnebiden kalma malların bulunması (Video kasetler gibi)

2 comments:

Bif said...

bu olaylarin hepsine bizzat sahit olmus ben, okurken bir kez daha guldum ve eglendim. ve iste bu commentimle bir donus yaptim blog alemine sevgili dostum=)

Serhat said...

Hey hoşgeldinnn.Hiç dönmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.Ben de senin yorumunu keyifle okudum,bişeyleri özleyince daha güzel oluyo onları tekrar yaşamak.. tam anlatamadım ama sen anlamışsındır.Anlattıklarımdan daha fazlasına birlikte şahit oluruz umarım=)