Sunday, December 30, 2012

İçki Koleksiyonu - 11 / The Dalmore Single Malt Whisky 15 Years Old


Şişe tasarımını gördüğünüzde içindeki içkinin kalitesini tahmin edebileceğiniz viskilerden birisi olan The Dalmore'un 15 yıllığını insan açmaya kıyamıyor. Uzak diyarlardan Ceren'ciğim tarafından getirilerek bana hediye edilen şişeyi bir seneden uzun zamandır açamamıştım. Ama geçenlerde "Yeter artık, zaten 15 sene bekletilmiş, 3 sene daha bekletip 18'ine bastığında mı açacağım?" diye düşündükten sonra ani bir hareketle çıkardım şişenin tıpasını..

Efsaneye göre (Daha doğrusu kutunun arkasında yazdığına göre) 1263 yılında İskoçya'da Mackenzie klanının ataları, o zamanki İskoç kralı III.Alexander'ı bir erkek geyiğin boynuzuyla yaralamasına ramak kala tek bir ok atışıyla kurtarmış. Bunun üzerine kral da kendisini kurtaran Mackenzie klanına hanedanlık armalarında bir erkek geyiğin kafasını taşıma hakkı vermiş. Dalmore viski imalathenesi, uzun yıllardan beri Mackenzie ailesi tarafından işletilmiş ve onlar da viski şişelerine bu erkek geyik amblemini işlemişler. Single Malt Viskilerin kokuları da tatları kadar keskin oluyor. Şişeyi açtığımda odayı keskin bir baharat kokusu sarmıştı. Sonradan yaptığım araştırmada The Dalmore'un bu keskin kokusunun, viskinin 12 yıl meşe ağacından yapılma burbon fıçılarında dinlendirilmesinin ardından 3 sene de Amoroso, Apostoles ve Matusalem adlarında üç farklı şeri fıçısında bekletilmesinden geldiğini öğrendim. Kokusunun yanı sıra tadının da bu derece zarif olmasının sebebi buymuş. Daha önce tatma fırsatı bulduğum single malt viskilerden Macallan ve Glenfiddich'in aksine The Dalmore'un tadı bana tatlı gelmişti. Web sitesine baktığımda bunun nedenini anlamak zor olmadı. 15 senelik Dalmore'un içinde kuru üzüm, mandalina, çikolata ve kuru erik aroması bulunuyormuş.. Tekrar tatma fırsatım olur mu bilinmez (Şu an itibariyle internet sitesinde şişesi 49.99 pounddan satılıyor) ancak 15 yıllık The Dalmore'un, diğer single malt viskiler gibi tadı insanın damağına yapışan, son derece kaliteli bir Scotch olduğunu söylemek lazım...

No comments: