Tuesday, September 02, 2014

Pre-Sosyal Medya Döneminden Kalma Bir Yazı



Her ne kadar içinde yaşadağımız dönemde kaygılarını, heyacanlarını, etkile(n)diklerini, saplantılarını eline bir kalem alarak kağıtlara dökerek rahatlamaya çalışan pek insan kalmamış olsa da da bir zamanlar Facebook, Twitter ve Blogger'ın piyasada olmadığı gerçeğini unutmamak lazım. Peki insanlığın "sosyal medya" kavramıyla henüz tanışmamış olduğu o yıllarda ben ne yapıyordum? En sevdiğim işlerden birisi kırtasiyeden çeşitli defterler alıp sayfalarını bazen sadece kendimin okuyup anlayabileceği ve iç dünyamı yansıtan yazılarla, bazen de dış dünyaya haykırmak istediğim öfkeli satırlarla doldurmaktı. 90'lı yılların sonuna doğru söz konusu defterleri o dönemde samimi olduğum ve kendilerine tamamiyle güvenebileceğim bazı arkadaşlarıma vermeye başlamış; bu vatandaşların da yorumlarını, eğlenceli ya da rahatsız edici buldukları konuları veya bana karşı besledikleri sevgi dolu(!) hisleri aynı defterlerde paylaşmaları neticesinde söz konusu defterler aracılığıyla arkadaşlarımla küçük bir sosyal bağ oluşturmuştuk. (Nereden bilecektik ki kısa bir süre sonra herşeyin klavye başında LIKE, COMMENT, SHARE ya da RETWEET sekmelerine tıklayacak kadar basit olabileceğini?)

1998-2002 arası eskittiğim sayısız defter çeşitli nedenlerle fiziksel olarak artık mevcut olmasa bile zamanında üzerimde etki bırakmış yazılardan bir derleme yaparak bunları Word'a aktarmayı becermiştim. Geçenlerde bilgisayarımın içinde "Geçmiş-Warehouse-Bana Neler Yazılmış?" klasörünün içinde yer alan aşağıdaki yazıyı okuduğumda aradan 14 yıl kadar geçmiş olmasına rağmen ilk kez okuduğumda güldüğüm gibi yine güldüm. Bana bu eğlenceli satırları armağan eden arkadaşım Cem Doğan, umarım sana bu nostaljik postu okumak kısmet olur ve bu acımasız dünyanın ve sahteliklerle dolu sanal alemin içinde sürüklenip gitmeden mutlu yaşamayı başardığımız o son yılları hep yüzünde gülümsemeyle hatırlarsın..


"10 Ekim 2000

Selam Serhat,Hi,

Sevgili Serhat, öncelikle bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için...HADİ LEEN! Leş gibi kokuyo bu be!! Ucuz diye ikinci el bi defter mi alınır be. Neyse fazla hard girmiyim daha en başından. Bi saniye bekleyin de parfüm sıkayım.PISS!PISS!Tamam sıktım.

Kusura bakma çok çirkin yazım var ama zaten sen biliyosun benim yazımı. Gerçi dersanede ve başka yerlerde beni pek yazarken görmedin ya neyse:) Harbiden yazdığın Dörtler günleri harbiden çok kraldı. Hele yazındaki Güneş'le Karadeniz Üni. muhabbeti çok komik. Aslında daha önceki yazıları okurken bi şey farkettim. Sen konuştuğundan daha güzel yazıyosun. Yani hitabet kabiliyetin pek yok,ama yazıda daha sakin kafayla karekterinin tüm özelliklerini katmışsın helal olsun sana.

Bugün Kauntır Sitrike'de nasıl ezildik ama(25-1). Rezil bi sonuç. Ben aslında bu ilk klan maçı öncesi o kadar ümitli ve umutlu ve necdetli ve ayhanlıydım ki anlatamam. Klan diil sanki dünya karması Fenerbahçe gibi abuk subuk keyifsiz bi savaş oldu. Ama gün geçtikçe takım olmayı öğrenicez. Hani Mustafa Denizli diyo ya "Kariyerimi ezdirmem" diye aynen ööle. Neyse bu arada ben senden ayrıldıktan sonra Görsel'e gidip bi maç daha teklif ettim. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış hesabııı. Üstelik ben geceleyin heyecandan uyuyamamıştım. İlk klan maçı diye. Öff ne salak mışım.

OOps. Telefon çalıyo. Kim lan bu. Bekle.
-A sen mişsin. Fuck you .Kime ayı diyon lan sen:P Negro(Nigre)Shit.

Neyse ben senle Begüm'ün aşk yazılarını okuyunca içimdeki ukte dahada büyüdü. Niye kimse benle çıkmıyo ya. Ya ben ne yaptım allahım sanada bana böyle itici bir tip verdin. Var ya Serhat sen tipime bakmadan doğru dürüst karar veren ender insanlardan birisin. Zaten öyle olmasaydın belki de şu son bi sene her dakikası birliktelikle ve kesinlikle kavgasız geçen bu kadar şeyi paylaşamazdık. Ya gene aklıma takıldı. Niye ben kız arkadaş bulamıyorum ya. Şöyle kumral saçlı (Sarışınlar soğuk oluyo) 1.65-1.70 arası, tipi orta halli olan, doğru dürüst karakteri olan bi kız bulamıyorum. İntihar mı etsem acaba. Mok Mok etmiyim. Hayatı seviyorum,dostluk ve dostlar var. Evet Evet I must survive until the death comes. Pek karamsar oldu ya neyse.

Sen şeyi hatırlıyo musun. Geometrici Atabeyle benim aramdaki diyoloğu:

Ben:Hocam bi saniye kenara çekilir misiniz? Tahtayı göremiyorum.
Hoca:Çekiliyim de oğlum. Sen oraya çekil diyosun, bu buraya çekil yazamıyorum diyo. Peki ben nereye gidiyim o zaman.
Ben:Mümkünse dışarı hocam.

Tabii kahkalar falan filan.

Sonra duvar yazısı muhabbetlerini hatırlıyon mu? Allahım ne komikti yaa.

Sonra aklıma Suphi, pardon Necmi, aaah Necati, hastir Kadri, aman Ferdi abi geldi. Kız tavlayabilmek için 1 milyar parayı çöpe atan ve asterix okuyan tek insan .1.80'lik kızların arasında, afedersin dıııt kadar boyuyla karizma yapmaya çalışan laf salatası. Örümcek kafalı herif ya. Böyleleri gelecekten ne umarlar anlaşılmaz yahu.

Şimdi de aklıma Ahmet denen göt geldi. Ulan ben o herifin aşağılamalarına maruz kalcak adam mıydım lan ben. Daatırım ulan orayı. Üç kuruş Ahmet. 3-5 puan fazla aldı diye tacizcilik yapıyo osmanlı delikanlısı tripli külhanbeyi bozuntusu. Ulan o benim kıçımın kılı olamaz ulan.

Neyse aklıma bişey gelmiyo. Yazabilirsem aşağı bi de entel kuntel bi şiir yazmaya çalışıyım. Saol beni de yazanlar listene kattığın için. Thank You. Merci beaucoup. Danke Schön(??) Asla "teşekkür" demem çünkü teşekkür kelimesi arapça. Araplardan ve o bilindik ırktan nefret ediyorum.

[Ice]leon-s.g Cem

Harcanmış bakma bu günlere
Yaşlanınca bir bağın bulunsun dünlere
Hayatta üzülme verdiğin ödünlere
Elbet anlayan olur,gidersin düğünlere(Kim acep???)


11 Ekim 2000

Ya Serhat kusura bakma bi sayfanın daha içine edicem ama. Napiim yani ama. Saat 01.39 a.m ve ben hala uyuyamadım. Yenilgimiz hep aklımda. Number one fm dinledim ve kendi yabancı pop listemi yapmaya karar verdim. Hani sen yapmışsın ya. Bende kendimden bişeyler katıyım dedim. Tabii izin verirsen:) Vermicem bu defteri sana geri. Ha ha şaka yaptım. Hemen nasıl kızdın ama.


CEM DOĞAN'S HİT MUSIC LİST

1-Bon Jovi-It's my life
2-Sonique-Sky
3-Motjo-Lady
4-Melanie C-I turn to you
5-Choyonne-Boom boom
6-Benjamin Diamonds-Do you remember
7-Mark Anthony-When I dream at night
8-Groovejet Spiller-Why don't you feel so good
9-Anastasia-I'm in love
10-(???)-Spanish Guitar

Kusura bakma silgi bulamadım, silcem derken bu güzelim defterin içine ettim(Sorry)"





4 comments:

Züleyha Muslu said...

Gene okudukça, hatırladıkça tebessüm edeceğim çok hoş bir yazı olmuş :) Yakınlarımda günlükler aracılığıyla sosyal bağ kurabileceğim dostlarım olaydı keşke benim de.Uzakta olduklarından mektupla haberleşiyoruz biz de, evet hala mektuplar yazıyorum ben.Anı şeysini de ilkokul sene sonlarında bir kaç kez yazdırmıştım, onların da seviyeyi sen düşün, kamyon geliyorlu tekerlemelerle dolu hepsi :D

Dünya ne kadar ilerlerse ilerlesin, biz hala oradayız, internette geçen onca zamanın sönüklüğünü bir mektup, bir anı silip götürüveriyor :) Yaşasın pre-sosyal medyanın bir örnek insanları!

http://www.youtube.com/watch?v=8ZZRAU3DeOo

Serhat said...

Teşekkürler:) Dostlarınla hala haberleşebiliyorsan kendini şanslı saymalısın, zira bu konuyla alakalı olarak ağır nostaljik duygular içerisindeyim bu ara:)Zaten insan gerçekten istedikten sonra mektupla, posta güvercini ile, ya da telgrafla da olsa birine ulaşabilir değil mi..Evet, zamanın sönüklüğünü ve tekdüzeliğini unuttaracak şeyler olmasa hayat çekilmezdi; benim gibi eline bir şekilde geçen alakasız nesneleri (mektup, davetiye, posta kartı, konser bileti, gazete haberi vs) atmayıp stoklayan insanlardansın sanırım;)

Züleyha Muslu said...

Yaşımın ve şu yılların katlanılabilir tek özelliği sanırım, anlama, anlaşılma, sesini duyurma çabası içinde oluşumuz, yazmaya, konuşmaya itiyor.İlerleyen zamanlar için endişe duyuyorum ben de,hepten hayat telaşesine gömüleceğimiz zamanlardan..Yaşadığın şey zor velhasıl..

Evet hala yavaş yavaş dolmakta olan bi anı kutum var.Fakat dağınık ve düzensiz biriyim, o yüzden pek çok şeyi kaybediyorum.Ara sıra uğrayan depresif gelgitlerim yüzünden bazılarını da atıyorum, geçen gün lisede tuttuğum günlüğü attım, pişmanım :/

Saklamak güzel şey, senin kadar arşivci bir ruhum-ve düzenim- olmasa da biriktiriyorum işte bir şeyler :)

Serhat said...

Bundan 20 sene kadar önce kimse insanların birbirlerine bu kadar yabancılaşabileceğini tahmin edemezdi değil mi..

Seninki yine iyiymiş, kendin atmışsın.Benim birçok defter artık içlerinde yazılanları görmek istemeyen bir vatandaş tarafından imha edilmişti..Yine de her zaman self-control iyidir, depresif anlar geliyor ve geçiyor:)