Wednesday, January 11, 2012

My CD Collection Part:1 (Prelude)



1995 senesinde 13 yaşındayken Kral TV’deki kliplerden sıkılarak doğru dürüst müzik dinleme ihtiyacı hissettiğimi hatırlıyorum.(Evet, ben de bizim jenerasyondan olan hemen herkes gibi zamanında ÇELİK dinlemiş bir adamım).Ne şanslıymışım ki o zamanlar en yakın arkadaşım olan zat, rock ve metal müziğe ilgi duyuyordu (Özeniyordu desek daha doğru olur).İkide bir bana “Olum sen ne zaman dinleyecen böyle şeyler, bak devir rock-metal müzik devri, metalci kızlar da şahane (!)“ tarzı bir şeyler söylüyordu.Ben de bir gün önyargımı bir kenara bırakarak “Bir deniyim ne kaybederim ki?” demiştim.İyi ki de demişim…

90'lı yılların başlarında metal albümlerini kaset dışındaki formatlarda bulmak zor işti.Dolayısıyla metal müziğe başlangıcım arkadaştan aldığım Pentagram – Trail Blazer kaseti ile oldu.Albüm daha ilk dinleyişimde çok hoşuma gitmişti.Hızlı&, ritmik bir müzik, akılda kalıcı melodiler ve şimdilerde müzik kanallarında Türkçe sözlü rock parçaları ve garip tipiyle sıkça boy gösteren Ogün Sanlısoy’un tiz sesi..Oldukça etkilenmiştim.(Bu albümde yer alan Secret Missile, Trail Blazer, Fly Forever, Over the Line, No One Wins The Fight gibi parçaları kaseti başa sararak sürekli dinlediğimi hatırlıyorum..)Bu arada evde böyle “değişik” tarzda müzik dinlediğimi gören (ve işiten) aile bireyleri biraz şaşırmışlardı..Meğerse babamın o zamanlardaki müdürünün kızı da ağır müzik dinliyormuş.Babam “Müdürün kızına bir sorayım belki onda sana göre bir şeyler vardır” dedikten kısa bir zaman sonra elinde Megadeth – Peace Sells…But Who’s Buying?,Testament– The Ritual ve Metallica – Metallica kasetleriyle eve geldi.Bu kasetlerle beraber azılı bir Metallica ve Megadeth fanı olmama yol açacak olan süreç başlamıştı…(Sonuç itibariyle her metalcinin hayatının bir döneminde etkilenmiş olduğu gruplardır bunlar) Albümleri belki 200 defa dinledikten sonra para biriktirip (Yabancı kasetlerin fiyatları 5 milyon gibi bir şeydi o zamanlar) hayatımda satın aldığım ilk kasete kavuştum: Kapağındaki ucube yaratık ile Megadeth – Countdown to Extinction albümü…

Yıllarca harçlığımın yettiği ölçüde kaset koleksiyonu yapmaya devam ettim.Tabi ki o zamanlar pek çok albümün orjinal kaseti Türkiye’ye gelmiyordu..İnternet gibi bir olanak da olmadığı için rock ve metal müzik ile ilgili dergileri takip ederek oradaki albüm kritiklerine göre Kadıköy Akmar Pasajı civarından çekme kasetler alıyorduk.Dergilerin dışında, bu müziği dinleyen arkadaşların “Olum geçen gün Sodom diye bir grup keşfettim çok gaz lan” ya da “Abi geçenlerde Haggard diye bir grubun kasetini aldım; dinlerken ağladım valla, sen de dinle kesin” şeklindeki tavsiyeleri de kaset seçimlerimizde etkili oluyordu…

1996-97 yılından itibaren Kadıköy’de bulunan müzik dükkanlarına bol miktarda orjinal rock ve metal CD’leri gelmeye başlamıştı.CD’lerin fiyatları kasetlerin yaklaşık 4-5 katı olmasına rağmen ses kaliteleri kasetlere göre çok daha iyiydi.Renkli, büyük kitapçıkları insanı cezbediyordu..1998 yılında ilk orjinal CD’mi aldığımda (Galiba Queensryche – Empire idi) büyülenmiş gibi hissettiğimi hatırlıyorum.CD’nin jelatinini yırtmak, içinden diski dikkatlice çıkartıp (Maalesef kolay çizilebilen şeyler şu CD'ler) müzik setine koymak, yüksek kalitede müzik dinleyebilmek, müzik setinin üzerindeki tuşlarla istedim şarkıya geçebilmek hatta tek bir tuşla şarkıyı Repeat’e almak, CD kitapçığındaki fotoğraflara bakıp şarkı sözlerini incelemek bana tarifsiz bir keyif vermişti… “Artık kaset yerine CD koleksiyonu yapmalıyım“ dedim ama tabi o zamanlardaki kısıtlı bütçemle ayda bir tane CD’yi zor alabiliyordum.Yine de gıdım gıdım ilerlese de bir CD koleksiyonuna sahip olmak hoşuma gidiyordu…

Yıllar boyunca CD toplamaya devam ettim.(Sayısız bayram harçlığımı CD’lere gömmüşlüğüm vardır) Kadıköy Akmar Pasajı’ndaki Saadeth Müzik, Atlantis Müzik, Hammer Müzik ve Zihni Müzik; şu güne kadar kendilerinden en çok albüm aldığım müzik dükkanlarıdır.Bunun dışında Kadıköy Barlar Sokağındaki Zero Music, T-shirtçü olmadan önce albüm de satan Roll Müzik, Beyoğlu Atlas Pasajındaki Karga ve Mephisto’dan da alışveriş yaptığım olmuştur…

Bu arada sayıları yaklaşık 150’yi bulan kasetlerimi de 2000’li yılların başından itibaren elimden çıkarmaya başladım.Bunun en büyük sebebi kasetleri koyacak yer bulma sıkıntısı ve “Ne de olsa artık yeni albümler kaset formatında basılmayacak” düşüncesiydi.2002 yılında elimde hiç kaset kalmamıştı.(Halen de yok)

Rock ve metal dinlemeye başlayalı çok uzun zaman oldu..Bunu övünmek ya da ne kadar oldschool bir adam olduğumu vurgulamak anlamında söylemiyorum, tek bildiğim hala bu müziği içimde hissediyorum ve bundan büyük keyif duyuyorum.Hala güzel bir gitar melodisi duyduğumda bir anda mutlu olabiliyorum ya da karanlık, kasvetli bir lirik beni hüzünlendirip düşünmeye sevk edebiliyor, hala isyankar ve öfkeli ölüm metalini dinleyebiliyorum, hala kıyıda köşede kalmış grupları keşfetmek hoşuma gidiyor..Nedendir bilmiyorum ama aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen hala müzik dükkanının birinde sevdiğim bir grubun albümünü gördüğümde heyecanlanıyorum.Hele yıllar önce bir şekilde dinleyip de orjinaline sahip olma şansı bulamadığım bir albümü görürsem genellikle fiyatına hiç bakmadan anında kapıyorum..Aynı zamanda günümüz teknolojisinin nimetlerinden de faydalanıyorum.Örneğin dijital müzik, müzikte yenilikler keşfetmek konusunda gerçekten harika bir araç.Sonradan keşfedip fanı olduğum bir çok grup için Utorrent, DC++, Megaupload gibi programlara ve sitelere teşekkür etmem gerekir.(Bir de tavsiyeleri için sevgili Last FM’e…) Ancak Mp3 olayının bir de rahatsız edici bir tarafı var ki bu yazıda oralara değinmek istemiyorum…Benim gibi CD koleksiyoncuları ve dinleyicileri iyi bilir, dijital formattaki bir müzik kalite bakımından bir Compact Disc'in gerisinde kalır(Bu yüzden evde yalnız olduğumda canım gaz bir şeyler dinlemek isterse müziği Winamp yerine CD’den dinlemeyi tercih ederim ki kayıttaki her ayrıntıyı yakalayabileyim ve iyice gaza gelebileyim)

Bu arada son zamanlarda ilginç bir şekilde popüler olan plak olayına da azıcık değineyim.2005-2006 yıllarına kadar unutulmaya yüz tutmuş plak piyasası o dönemden sonra şaşırtıcı bir şekilde hareketlendi.Ülkemizde artık pek çok rock-metal albümünü LP formatında hem de sıfır olarak bulmak mümkün.İnsanlarımız nostalji rüzgarlarına mı kapıldılar bilinmez ama gördüğüm kadarıyla şu anda CD’den daha fazla plak satıyor ancak kendi adıma kısıtlı bütçemle plak işine girersem hiç çıkamam diyorum ve bulaşmıyorum…

Bütün bunları niye yazdım?Aslında sahip olduğum şeyler hakkında konuşmayı sevmem.Ama bloguma bu güne kadar topladığım CD'lerden oluşan koleksiyonumu eklemek istedim.(Kayıtlara geçsin, ilerde dönüp bakarım)Bu esnada biraz ego tatmini de yapmış olabilirim.Her neyse, doğrudan listeyi yayınlamak yerine böyle bir giriş yazısı yazmak daha iyi oldu..

No comments: