Amcamlar 1993 yılında Altınoluk-Balıkesir'e bağlı Fener Mahallesi'nde bir yazlık ev almışlardı.Ev, genellikle emeklilerin tercih ettiği sakin bir site içindeydi.Sitede yaz-kış oturan birkaç ailenin yanı sıra okulların kapanmasıyla beraber yıllık izinlerini geçirmek üzere yazlığa gelen orta yaşlı insanlar ikamet ediyordu.Özellikle Temmuz ve Ağustos ayları genç nüfusun sayısının arttığı zamanlardı ve bu dönemlerde site bayağı hareketleniyordu..
Özlem Sitesi'ne ilk kez 1994 yazında gelmiştim..O sene düzenlenen Amerika-94 Dünya Kupası maçlarını izlerken şu an hala görüştüğüm kadim dostlarımdan birisiyle, yani Aslan ile tanışmıştım..Sitede Aslan'ın o zamanlar yakın olduğu bir eleman vardı.(Yazının bundan sonrasında kendimce sebeplerden dolayı kendisine Zed Bobcat diyeceğim) Zed; sitenin sakin havasını her an bozabilecek, sinirli ve heyecanlı bir yapıya sahipti.Bazen sitenin marketinde satılan erotik dergileri çalıp koşarak eve kaçar ve hızlı bir şekilde yatağının altına saklardı..Bir keresinde kolasına yaptığımız maçtan sonra karşı takımdan eşleştiği adamın kendisine kolasını almaması üzerine çocuğun evini basmış ve kapısının önünden: "İLKEEER, KOLAMI VEEEEER" diye bağırmıştı..Şaşkın bir şekilde balkona çıkan site sakinlerinden yaşlı bir amcanın "Oğlum sakin ol biraz" şeklinde uyarısına da "SEN KARIŞMA AMCAAAA" diye cevap vermişti..Zed'in sağı solu belli olmazdı..Bir defasında Aslan'la sebebini hatırlamadığım bir konu yüzünden tartışmışlardı..Aslan'la deniz kenarında otururken karşıdan hızlı adımlarla geldiğini gördük."Herhalde özür dilemeye geliyor" diye düşünürken gittikçe hızlandı, koşmaya başladı, hiçbirşey söylemeden Aslan'a bir yumruk attı ve koşarak sitenin içlerinde kayboldu..Herşey birkaç saniye içerisinde olmuştu..1996 yılında siteye ikinci gelişimde aramızda bir kız meselesi yüzünden çıkan tartışmada (İddiasına göre ben onun hoşlandığı kızın bir arkadaşıyla çıkıp kendisinden ayrılınca hoşlandığı kız ondan soğumuş) bana yerden topladığı taşları fırlatmıştı, üstelik tam da İstanbul'a döneceğim gece..Allahtan attıklarının hepsi karavanaydı..
Zed Bobcat'in futbolu da bir acayipti..Yazlığa her sene "Bu sene kendimi çok geliştirdim" diyerek gelir, maçlarda sürekli ilerde beleş bekler, pas verdiğinde en basit golleri bile kaçırır, pas vermediğinde de "Niye bana vermedin de kendin vurdun?" diye iki saat insanın başının etini yerdi..
Bu anlatacağım olay 1997 yılında yaşanmıştı..Sakin bir yaz gecesinde Ben, Aslan ve Zed gezintiye çıkmıştık.Siteden çıkıp Fener Mahallesi'ne doğru yürümeye başladık..Mahalleden bazı arkadaşlarla buluşup kumsalda bira içmek niyetindeydik..
Siteden Fener Mahallesi'ne giden iki yol vardı.Birincisi deniz kenarından giden yol, diğeri de etrafında meyve ağaçlarının bulunduğu toprak yoldu.O akşam "Biraz meyve toplarız" diye ikinci yolu seçtik..(Keşke diğerini seçseymişiz).Armut ağaçlarına dalıp üst dallarda kalan armutlardan topladık ve yolda yürürken yemeye başladık..
Zed, hepimizden fazla armut toplamıştı.Durmadan yiyiyordu..Derken o adeta zamanın durduğu dumur anı yaşandı..
Yol kenarındaki yazlık evlerin birinin önünden geçiyorduk..Evin ışıkları açıktı.Zed bize hiçbirşey söylemeden bir anda yediği armutun çöpünü evin bir odasının camına doğru fırlattı..Armut çöpü gitti, tam camın üst bölümündeki iki kenarının birleştiği noktadan içeri girdi, ardından cam şangırrtt diye aşağıya indi..
Aslan'la şaşkınlık içinde birbirimize bakakaldık..Bir süre olan biteni anlamaya çalıştık..İnsan durup dururken neden böyle birşey yapardı?Bizi kendimize getiren, evin balkonunun ışığının yanması ve içerden bir adamın çıktığını görmemiz oldu.Tabanları yağladık ve son sürat kaçmaya başladık..Koşu esnasında Aslan Zed'e küfürler yağdırırken Zed'in yüksek sesle şu şekilde bağırdığını duyduk:
"HIAAAAAHH 90'A TAKTIM!!!"
No comments:
Post a Comment