Monday, January 27, 2014

2013'ün En İyi Albümleri

Geride bıraktığımız yıl hard rock ve heavy metal kategorilerinde beni fazlasıyla tatmin eden bir yıl oldu. Harika geri dönüş albümlerine şahit olmamızın yanı sıra bazı eski toprakların şaşırtıcı derecede başarılı işlere imza attıklarını gördük. Ayrıca yeni dönem gruplardan kaliteli albümler dinledik. Üzerinde bayağı bir düşünerek ve maalesef yıl içinde severek dinlediğim bazı iyi albümleri de listenin dışına taşımak zorunda kalarak aşağıdaki sıralamaya ulaştım:


BEST OF 2013


10 - CATHEDRAL - THE LAST SPIRE



İngiliz doom/stoner devi Cathedral'den hüzünlü bir veda...Türünün öncülerinden olan grup The Last Spire'ın ardından 24 senelik kariyerini bitirme kararı aldı. Karanlık ve kasvetli bir atmosfere ve genellikle ağır bir tempoya sahip olan albümde grubun özellikle son dönemlerde yöneldiği stoner ve progressive metal tarzlarından uzaklaşarak efsanevi debut albümleri Forest Of Equilibrium'daki doom metal sounduna yaklaştıklarını görüyoruz. Umarım ilerleyen yıllarda geri dönüp bizi uğursuz müziklerinden mahrum bırakmazlar. Bu arada grubun şu güne kadar yaptığı en iyi parçalardan biri olan Cathedral Of The Damned'a özellikle dikkat edilmesi gerek albümde...


9 - IHSAHN - DAS SEELENBRECHEN



Eski Emperor elemanı Ihsahn'ın derin, anlaşılması güç ve progressive metal'in sınırlarını zorlayan son albümü Das Seelenbrechen'den her dinleyişimde biraz daha fazla keyif alıyorum. Brutal vokaller, groove gitar riffleri, senfonik partisyonlar, dakikalar süren davol soloları albüme oldukça sıradışı bir hava katıyor. Yeri geldiğinde Noise denilen türe yaklaşan albümde harika clean vokaller ve ballad ayarında parçalar da bulunuyor. Emperor fanlarını pek tatmin etmeyeceği kesin, ancak progressive ve avant-garde müzikten hoşlananlara ilaç gibi gelecektir...


8 - OCTOBER FALLS - THE PLAGUE OF A COMING AGE



October Falls'un frontmani Mikko Lehto; Tuoni, Marras, Sarastus gibi folk tarzında tamamen akustik ve enstrümantal parçalardan oluşan albüm ve EP'ler yayınladıktan sonra yanına Ensiferum basçısı Sami Hinkka ile Moonsorrow davulcusu Marko Tarvonen'i alarak black metal tarzına yönelmişti. Grup, folk müzikte olduğu gibi black metal kategorisinde de birbiri ardına güzel albümler yapmaya devam ediyor. The Plague Of A Coming Age; dinlerken yoğun biçimde hissedilen hüzün duygusu, melankolik gitar melodileri ve aralara serpiştirilmiş folk elementleri ile 2013 yılında dinlediğim en başarılı albümlerden biri olmayı hak ediyor. Katatonia'nın eski dönemlerini sevenlerin kaçırmaması tavsiye edilir..


7 - ALTER BRIDGE - FORTRESS



Alter Bridge, bir önceki albümü AB III ile beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Ancak Fortress ilk iki albümlerindeki kaliteli soundu tekrar yakalamayı başarmışlar. Hatta bu sefer gitarist Mark Tremonti'den zaman zaman hard rock kalıplarının dışına çıkıp Meshuggah'ı falan andıran gitar rifflerini dinleyiciye sunduğunu görüyoruz. Bu anlamda Alter Bridge eskiye göre daha sert bir sounda yönelmiş. Solist Myles Kennedy'nin vokali ise yine eşsiz. Pek çok şarkıyı sesiyle uçuruyor...Fortress; hard rock, amerikan metali ve alternatif metal müzikten hoşlananların kesinlikle es geçmemesi gereken bir albüm..


6 - ALICE IN CHAINS - THE DEVIL PUT DINOSAURS HERE



Grup elemanları artık dinazor olmaya doğru ilerlerken (Hepsi 50'lerine yaklaştılar) isminde dinazor adı geçen yeni albümlerini piyasaya süren Alice In Chains'in bu yaptığı ironik değil midir? Alice In Chains, bence yılların getirdiği olgunluğu müziğine en başarılı şekilde yansıtan gruplardan biri. 4 sene aradan sonra çıkan The Devil Put Dinosaurs Here'daki grunge olup olmadığı tartışmaya açık, benim daha çok heavy metal tadı aldığım gitar soundu gerçekten muazzam. William DuVall, bir Layne Staley olmasa da bence karizmatik bir sese sahip ve vokali parçalara genel olarak bir melankoli havası katıyor. Zaman zaman sludge ve doom metale yaklaşan atmosferik, karanlık, ürkütücü ve ilk dinleyişte anlaşılmayan ancak zamanla insanı kendisine bağımlı eden albümlerden, The Devil Put Dinosaurs Here...


5 - HELL - CURSE AND CHAPTER



80'li yıllarda ilk albümlerini kaydetmek üzere stüdyoya girmeye hazırlanan ancak anlaştıkları plak şirketlerinin aniden kapanması yüzünden albümü yayınlama fırsatı bulamayan Hell, 2008 yılında toplanarak eski şarkılarını yeniden kaydetmeye başlamış, 2011 yılında ise nihayet ilk albümü Human Remains'i yayınlamıştı. Albüm, yıllanmış şarap tadındaydı. 2 sene aradan sonra Curse And Chapter ile yollarına kaldıkları yerden devam eden İngiliz metalkafalar; başarılı prodiksiyonu, Sabbat'dan hatırladığımız Andy Sneap'in gitarından çıkan enfes melodileri, solist David Bower'ın çılgın vokalleriyle heavy metal müzikten hoşlanan bir insanı her yönüyle tatmin edecek bir çalışmaya imza atmış. Elemanlarının yaş ortalaması 40'ın üzerinde olan grubun sahip olduğu bu güçlü ve enerjik sounda hayran kalmamak elde değil..


4 - THE OCEAN - PELAGIAL



Normalde sludge metal çok fazla haz aldığım bir tür değildir ancak The Ocean gibi bu türü progressive elementler ile ustaca birleştirmeyi başaran gruplar kendilerini zevkle dinletiyorlar. Pelagial, bu bakımdan oldukça keyif aldığım bir albüm oldu. Güçlü, enerjik ve hiddetli olduğu kadar grubun duygusal derinliğini sergileyen ve adı üstünde okyanus kadar geniş bir albüm ile karşı karşıyayız. Bu arada kadroda neden çift bas gitarist bulunduğuna şaşmamak mümkün değil...


3 - THE GATHERING - AFTERWORDS



Anneke, The Gathering için çok şey ifade ediyordu ancak Hollandalı grup onun ayrılışından beri istikrarlı biçimde kaliteli işler yapmaya devam ediyor. Afterwords, mistik atmosferi ve dinlendirici yapısı itibariyle özellikle geceleri dinlenmesi gereken çok başarılı bir rock albümü olmuş. Vokallerde Silge Wargeland harika bir performans sergilese de albümde en beğendiğim parça grubun ilk albümü Always...'de kadroda yer alan Bart Smits'in vokalleri üstlendiği albümle aynı ismi taşıyan parça oldu..


2 - WARLORD - THE HOLY EMPIRE



Gelmiş geçmiş en underrated gruplardan biri olan Warlord, The Holy Empire ile en son albümünden tam 11 sene sonra kusursuz bir geri dönüşe imza attı. İnsanın tüylerini diken diken eden melodileri, şahane klavye partisyonları, bütün enstrümanların net bir şekilde duyulmasını sağlayan temiz prodiksiyonu ile tek kelimeyle "epik" bir heavy metal mücevheri ile karşı karşıyayız. Benim gözümde çoktan başyapıt kategorisine ulaşmış durumda olan albümün görkemli atmosferini anlatacak kelime bulmakta güçlük çekiyorum. İyi ki Warlord gibi gruplar var, iyi ki metal müzik var!


1 - SATAN - LIFE SENTENCE



Bu albümü ilk dinlediğimde sanki Court In The Act'in üzerinden 30, Suspended Sentence'ın üzerinden 26 sene geçmemiş, adı ilk duyulduğunda farklı şeyler çağrıştıran ancak aslında NWOBHM türünün pek adı duyulmamış ama son derece başarılı temsilcilerinden olan Satan sanki kariyerine hiç ara vermemiş gibi gelmişti. Gerçekten de Life Sentence, aradan bunca yıl geçmesine rağmen grubun aynen kaldığı yerden devam ettiği havasını hissettiriyor. Bundan birkaç ay önce birisi grubun böylesine güzel bir albüm yapacağını söyleseydi muhtemelen onu aşırı duygusal davranmakla suçlardım. Ama albüm baştan aşağı akılda kalıcı parçalarla dolu nefis bir melodik metal örneği ve her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor..


BKNZ:Favori Albümlerim (1986-2013)

4 comments:

Züleyha Muslu said...

Grupların hepsine aşina değilim fakat dinleyebildiğim kadarıyla bir kaç şey söylemek istedim.Alter Bridge III açıkcası benim için de çok severek dinlediğim iki albümden sonra sönük kaldı.Fortress iyi bir telafi oldu.Bu soundu çok yakıştırdım gruba.Hatta One day Remains'i bile ikinci plana atacak gibi benim için:)Sonra, Alice in Chains için bir şey söylemek harcım değil zaten, saygı ve hayranlıkla dinlemeye devam ediyorum.Ayrıca ironiyi sevdim:)

Sonraa,The oceans dinlememiştim daha önce, albüme bir göz attım.İnto the uncanny ve let them believe parçaları hoşuma gitti baya.Progressive şu bir kaç yıldır en çok dinlediğim tür,sevdim grubu, önceki albümlerine de bakacağım.

Son olarak October Falls da sadece bir iki şarkısını dinlediğim gruplardan biri.Reefs şarkısını severim.Albümden bir kaç parça dinledim,baya beğendim.Katatonia demişken, şu sıralar October Tide'a sarmış haldeyim; j.Renkse'nin elinin değdiği her proje birbirinden güzel.Ne yapsa dinlerim dediklerimdendir kendisi:) Wisdom of Crowds da 2013'ün en iyilerinden benim için.
Gene Steven Wilson da aynıdır, The raven that refused to sing, 2013 gibi berbat bir seneyi güzelleştirdi.Ölümsüzlerimin içinde yerine aldı:)

Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık, müzik için yazmayı hiç bırakmayın ya, daha sizden öğreneceğimiz çok şey var:)
sevgiler..



Serhat said...

Teşekkür ederim..Paylaşmaktan en çok keyif aldığım şey müziktir, mutlu ediyor beni..Paylaşılanlara yorumlar gelince de daha mutlu oluyor insan haliyle:)

Seçeneklerin bol olmasından dolayı listeye dahil edemediğim Manegarm'ın son albümü Legions of the North ile In Solitude-Sister albümlerini de tavsiye edeyim sana da tam olsun;)

Uloin Glymur said...

İyi sabırla yazmışsın Serhat. Ben ne zaman böyle bir şey yapmaya çalışsam kararsızlıktan bırakıyorum :) Albümlerin çoğunu dinlemedim. Ama aralarından birinciyi belirleseydim bu kesinlikle October Falls olurdu. Çok leziz bir albüm olmuş doğrusu. Her şarkısı ayrı güzel. Ekleme olarak da TesseracT - Altered State, Darkwood - Schicksalsfahrt ve Vinterriket - Entlegen albümlerini yazmak istedim (gene bir şey unuttum gibi geliyor) :)

Eline sağlık. Sırada 2014 var ;)

Serhat said...

Teşekkür ederim yorumun için..Karar vermek kolay olmadı, mesela Manegarm-Legions Of The North'u liste dışında bıraktığım için üzüldüm ama napalım:) October Falls gittikçe daha iyiye gidiyor ya aman nazar değmesin:) Ekleme olarak yazdığın albümlere göz atıyorum..2014 listesi için seneye bu aralar burada buluşuruz:P