Friday, February 28, 2014
Rush (2013)
Formula 1'i düzenli olarak izlediğim son sezon, Kanadalı Jacques Villeneuve'nün bu günlerde geçirmiş olduğu kaza sonucu yaşam savaşı veren ünlü Alman pilot Michael Schumacher'i sezonun son yarışı olan European Grand Prix'sinde harika bir atak yaparak geçtiği ve şampiyonluğu kazandığı 1997 sezonuydu. Schumacher, Villeneuve'nün kendisini geçmisinin ardından aracını Kanadalı pilotun üzerine doğru sürmüş ve daha sonra bu sebeple yarıştan diskalifiye edildiği açıklanmıştı. (Görüntüleri şuradan izlemek mümkün) O yıldan sonra Formula 1'i ara ara takip ettim. Finlandiyalı olmalarından dolayı Mika Häkkinen ve Kimi Räikkönen'e sempati duydum. Schumacher'in 2000'lerin başında ard arda gelen şampiyonluklarından sonra 2005 yılında nihayet Fernando Alonso tarafından geride bırakıldığı sezonun oldukça zevkli geçtiğini hatırlıyorum. Geçenlerde Alper Balkış kişisi tarafından gelen "Olum Rush diye bir film var kesin izlemelisin" tavsiyesine kayıtsız kalmayıp filmi indirirken Formula 1 ile ilgili olduğunu bilmiyordum.(İsminden dolayı ilk başta savaş filmi gibi gelmişti.) Ancak filmin, 70'li yılların ünlü yarış pilotları Niki Lauda ve James Hunt'ın rekabetini ve arkadaşlığını anlattığını ve gerçek olaylar üzerine kurulduğunu anladığımda önce şaşırdım, sonra Daniel Brühl ve Chris Hemsworth'un oyunculuklarına her geçen saniye hayranlık duydum ve sonunda filmin 2013 yılının en iyilerinden biri olduğuna kanaat getirdim. Filmde soğukkanlı,çalışkan ve gereksiz risk almaktan kaçınan Avusturyalı pilot Lauda le İngilizlerin alaycı espiri anlayışına sahip yakışıklı, dengesiz, espirili ve hızlı yaşamayı seven çapkın adam Hunt'ın hikayesi soluksuz bir şekilde akıyor ve insanın gözünü kırpmasına bile fırsat kalmadan 2 saati ekranın karşısında geçip gidiyor.Rush'ı beğenmek için motor sporlarına ilgi duyup duymamak önemli değil, damarlarında adrenalin pompalanmasından keyif alan herkesi ekran başına çivilemesi garanti...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment