Sunday, October 11, 2015

Hiç Yayınlanmayan Üniversite Yıllık Yazıları Part:2 / Yazdıklarım + Bonus Fotoğraflar


TO: AYŞE BİHTER ÇELİK

Bif,

Henüz birinci sınıfta, aynı ortamlarda benzer eylemlerde bulunurken yabaniliğim yüzünden doğru dürüst konuşmamıştım seninle.Sonra birbirimizi kaybettik ve zaman içinde yeniden bulduk.Sana neredeyse başımdan geçen her şeyi anlattım.Ara sıra başını şişirdiğimi düşündüm ama bunu yapmamın sebebi seni kendime yakın hissetmemdi.Ayrıca bildiğin gibi ben de seni her zaman dinlemeye hazırım (Şu S ortalarda olduğu sürece anlatacağın hikayeler bitmeyecek
gibi)

Blog yazılarında kendimden bir şeyler buldum, altlarına heyecanla yorumlar kondurdum.“Bu vapur Haydarpaşa’ya uğruyor
mu?”
, "Eminönü’den mi gitsek Karaköy’den mi?”, “Hayır, bizde kal Bihter–Nilay-“konuşmaları kafama kazındı.Teorik içerikli bayık derslerde farklı dillerde yazıştık, MSN'den sürekli 8o’ler şarkıları yolladım sana, hatta benim için özel bir klasör bile açtın.Kalp kırıklıklarımı anlattım, ısrarla bana kızlar konusunda nasıl davranmam gerektiğini söylemene rağmen sonuç benim için içler acısı oldu çünkü dinlemedim..Ama yine de tünelin ucundaki ışığı görmemi sağladın.Daha sayısız cümleler yazabilirim ama kalanları Caddebostan’da biralarımızı yudumlarken hatırlarız:)

Görüşmek üzere sevgili Bif..Beyaz Rusya’da ev partisi varmış, gül şarabını kap gel..


TO: GÜLŞAH ALİŞANOĞLU

Gülmek…Seni düşününce ilk aklıma gelen ve birlikte en çok yaptığımız şey bu kesinlikle=) (Bunu pekiştirmek için smiley kullandım gördüğün gibi) 206 denince çoğu kişinin aklına bir araba modeli gelir herhalde ama bizim için
sayısız eğlenceli (Ve bir o kadar da seviyeli) muhabbeti yaptığımız odanın adıydı.Hatta derslerde hep birilerinin "Yeter artık susun" deyip bizi uyarmasını bekledim ama henüz bunu hiç kimse yapmadı..

Sanatın hemen her dalıyla ilgilenmeni, korolarda şarkı ve türküler okumanı gıpta ederek ve hayıflanarak izledim.Oysa ki seni hevi metalci olarak görmek isterdim.Şakaydı bu tabi…Bu arada gerçekten bu kadar sanatsal, kültürel, fonksiyonel ve merkantilist faaliyetleri nasıl yürütüyorsun merak ediyorum..24 saat yetiyor mu? Yetmiyorsa OMO‘ya karşılık üç kutu eski deterjanınızdan verelim?!

Amelie deyip peygamber dememeni, ezberindeki geniş şarkı arşivini ve duyduğun her kelime üzerine anında bir şarkı söyleyebilmeni, çok eşli elemanın yaptığı yamuğu, bilgisayarınla ilgili bir sorunun olduğunda ilk önce bana gelmeni, benden aldığın ders notlarını okuyabilmek için gösterdiğin büyük çabaları hiçbir zaman unutmayacağım...

Görüşmek üzere sevgili dostum.Hayat tek bir gündür o da bugündür diyorum son olarak.Bu okul seninle daha eğlenceliydi..

Bu arada ilerde halıcılık yaparsan dükkanının ismi CARPET DIEM olmalı...


TO: NİLAY GÖNCÜ

Göncü...Seninle arkadaşlığımızın temellerinin ne zaman ve nerede atıldığını hatırlamıyorum.(Herhalde bundan kötü bir başlangıç yapamazdım) Düşündüğümde seninle ilgili çok şey hatırlıyorum: Fatih Belediyesi, Esma Hanım, anketler,Pirinç, Avon, “Birköpek için ağlanır mı?–Salak”, İtalyan Lisesi, İddaa, UEFA’dan cebimizi doldurmamız, Füsun Göncü, nişanına anlamsız bir şekilde gelmemem ve bana bu yüzden fırça atman (Bu konuda kendimi affettireceğim), Silent Hill, gerilim dolu PS2 oyunları, Gizem’e yazdığınız romantik mektup, Anfideki Hayalet… seni tanıdığım süre içinde hayatında vazgeçilmez iki insan oldu.(Çağdaş ve Bif’e el kol sallıyorum buradan) Üçüncülüğe talibim..Okul bittikten sonra da iletişim halinde olalım, her sene bir gün Ziya Gökalp’in ölüm yıldönümünde bir araya gelelim ne dersin?Görüşmek üzere sevgili ortak, sana ve Çağdaş’a mutluluklar diliyorum...

Temporaneo soluzione..


TO: ZAFER AÇIK

Selamlar.. Seni ilk önce motorlarla ve pizzalarla iç içe oluşunla tanıdık.4 yıl boyunca bunlar hayatına biçim verdi diyebiliriz sanırım (Ki öncesi de varmış)

Amerika'ya gitmenden sonra bazı çevreler tarafından "Amerikanlaştı" diye yöneltilen eleştirilere kulaklarını tıkamalısın.Bu arada Türkiye'nin Doğu-Batı çatışması çerçevesinde nerede yer aldığını ve emperyal Batı tarafından nasıl görüldüğünü etnik sosyoloji çerçevesinde tıkanıp kalmadan 1.5 saat başarıyla anlattın.4 sene göze alındığında derse en çok katılan öğrenci olarak dikkat çektin.Başından geçenleri anlatırken ilgiyle dinlettirdin insanları..

Hele daha mini minnacıkken kadın çorabı falan satmanı takdir ettik, sanırım ilerde hesap kitaptan anlayacağın o günlerden belliymiş.Bu arada "Bakırcıyım" diyen adamın meğerse bakır madeni sahibi olduğunu anlattığın hikaye çok bombaydı..

Sınıfa beklenmedik zamanlarda getirip herkesle paylaştığın muz, erik, portakal, salatalık gibi besin maddeleri sayesinde biraz olsun dengeli beslenmemi sağladın.Bu konuda da sana bir teşekkürü bir borç bilirim..

Gelecekte herşeyin gönlünce olmasını diliyorum.Ayrıca zenci mahallerinden pek geçmemeni tavsiye ediyorum..Görüşmek üzere


To: ZEYNEP DEMİRCİ

1.sınıfta Limonlu Bahçe adlı egzotik mekanda çektirdiğimiz resimlere (Hani Gülteni’nin doğum günüydü) bakıp da yılların ne kadar hızlı geçtiğine şaşmamak mümkün mü?Aynı karedeki pek çok insan artık birbiriyle görüşmüyor ama ben kendi adıma son sınıfa gelip de hala senle uzun (Ve genelde ikimizden birinin kopmasıyla sonuçlanan)sohbetler yapabildiğim için şanslı hissediyorum.Gerçekten de espri anlayışın ve güleryüzlülüğünü her zaman takdir etmişimdir.Yaptığım iğrenç esprilere bile gülümsedin beni kırmamak için..

Bunun yanında son dönemlerde sürekli ısıtılıp önümüze konan pilava benzeyen garip kavramlar üzerine birçok geyik yaptık."Kitle kültürü", "Batı yayılmacılığı", "Düzenin nimetleri" derken yolun sonuna yaklaştık.Nasıl Batı’nın Doğu sömürüsü tarihte hiçbir zaman bitmediyse bizim de arkadaşlığımız zaman içinde hiç erimez
umarım.Öyle "tarihin sonu", "ideolojilerin sonu" gibi fikirleri ortaya atıp benden kurtulamazsın..

Bu arada damak zevkini ve sınıfa beklenmedik zamanlarda getirdiğin meyve ve zerzevatları asla unutmayacağım.Bir de Eminönü civarında balık ekmek satan teknelere fazla yaklaşmamanı öneriyorum..

Sana mutlu bir gelecek diliyorum.Bir Commodore’cu bir Commodore’cuyu asla unutmaz..Sen de beni unutma!


BONUS: O yıllara ait birkaç resim





No comments: