2007 yılında Atlantis Müzik'te çalışırken yaptığımız işlerden biri de yerli grupların albümlerini basmaktı. O dönemde Raven Woods-..And Emotions Are Spilled, Gargoyle-March of the Heroes, Cenotaph-Reincarnation in Gorextasy gibi Türkiye standartlarının üzerinde sağlam albümler çıkarmıştık. Ha, peki yerli albümler satıyor muydu diye soracak olursanız maalesef iç açıcı bir cevap veremeyeceğim. O zamanlar yerli albümlerin fiyatları 10 TL idi. (2 bira parası ediyor, halen da fiyatları bundan daha yüksek değil) En çok satan albümümüz yaklaşık 2000 kopya ile Crossfire'ın Aggression Treaty albümü idi. Ondan sonra Raven Woods'un albümü geliyordu. 500 tane basılan ilk baskının hepsi bitmişti. (Bir kısmını takas yaparak yurtdışına göndermiştik) İkinci baskıda da 500 tane basmıştık ancak bu partiden elimizde kalanlar olmuştu. Yani toplamda yaklaşık 800 adet civarı Raven Woods albümü satılmıştı. Farkındayım, bunlar yabancı gruplarla karşılaştırıldığında çok komik rakamlar ancak Türk metal piyasası içinde başarılı bir istatistik olarak gözüküyor..(Ülkemizde metal müzik dinleyip yerli gruplarımıza destek olan kaç kişi var, bu rakamlardan bir tahmin edin bakalım)
Albüm çıkartma işinde benim görevim telif hakları ve Kültür Bakanlığı ile ilgili bürokratik işlemleri halletmekti. Eserin içeriği ile ilgili evrakları önce MSG'ye (Musiki Eseri Sahipleri Grubu) ve MESAM'a (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) iletirdim. Buralarda çalışan birtakım insanlar albüm çıkaracak sanatçının kendi birliklerine kayıtlı olup olmadığını araştırır; kendilerine kayıtlıysa telif hakkı adına sizden ücret ister, kayıtlı değillerse de evraklara basit bir kaşe basarlardı. Tabi bu kaşe basma işi elemanların işi savsaklamasından dolayı 1 gün yerine genellikle 1 hafta - 10 gün sürerdi. Bu aşama geçildikten sonra evrakları MÜYAP'a (Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği) götürürdüm. Bu kuruluş da albümün radyo, TV ve diğer ortamlarda kullanımına ilişkin lisanslama faaliyetlerini yürütür, basitçe halledilebilecek bir sorunu (örneğin parça adlarının birindeki ufak bir harf hatası) mümkün olduğu kadar büyütür ve insanı dellendirirdi. (Adamların mail adresi de şahaneydi bu arada: korsanlamucadele@mu-yap.org )
Bütün bu bürokratik işlemleri hallettmeyi başarabilirsem vapura atlayıp Eminönü'ne geçer ve işin son ayağı olan Kültür Bakanlığı'nı ziyaret ederdim. Burada da eserin bandrolünün alınmasına ilişkin işlemler yapılırdı. Tabi her devlet dairesinde olduğu gibi bir imza için oradan oraya koşturmak gerektiğini, gerekirse saatlerce yetkililerin toplantısının bitmesini beklemek zorunda kaldığımı falan belirtmem lazım..
Herşey tamamlandıktan sonra (Bu en az 1 hafta sürerdi, bir keresinde ise bizim patron işleri ağırdan aldığı için 2 ayı bulduğu olmuştu) onaylanmış evrakları, bandrolleri, albüm kapak resimlerini alıp Unkapanı'nda bulunan bir dükkana götürürdüm. Orası da bunları albümün basılacağı fabrikaya iletirdi ve benim görevim biterdi..
Bütün bunları neden yazdım peki? Bu dönemde eski Pentagram gitaristi, Reflex ve Bulutsuzluk Özlemi'nde de çalmış olan Murat Net'in solo albümünü de basmıştık. Usta gitarist albüme Selamiçeşme Blues adını vermişti. Bir gün internette dolanırken bir röpörtajda adımın geçtiğini fark ettim. Meğerse Murat Net'in bir müzik dergisiyle yaptığı bir röpörtajmış. Benden de şöyle bahsetmiş:
"...bu esnada, albümün çıkabilmesi için maksimum çabayı harcıyanlardan biri olan Serhat Kongur, albümün çıkabilmesi için gerekli olan telif hakları, kültür bakanlıgı işleri gibi bürokratik islemlerle ilgilendi.Kendisine teşekkür ederim
Ama kapak hazırlanırken bunlardan habersiz olduğum için albüm kapakçığındaki teşekkür listesinde ismi geçmiyor"
Belki küçük bir şey ama hoşuma gitmişti. Bir gün bir albümün kitapçığında ismimin geçtiğini de görürüm umarım..
Bu arada aşağıya Kültür Bakanlığı'na bandrol alımı için verilen kayıt tescil belgesinin bir örneğini koyuyorum. İçini epey sıkılmış olduğumuz bir anda iş yerinden arkadaşım Mutlu ile doldurmuştuk...
No comments:
Post a Comment